Austria is a parliamentary republic in central Europe and consists of nine federal states.
- Avusturya, Orta Avrupa'da parlamenter bir cumhuriyettir ve dokuz federal eyaletten oluşur.
He's back from his travels in Central Asia.
- Orta Asya'daki seyahatlerinden döndü.
Television is obsolete as a medium in any case.
- Televizyon ortam olarak her halükarda modası geçmiş.
I like my steak medium.
- Bifteğimi orta büyüklükte severim.
Tom doesn't have a mean bone in his body.
- Tom bedeninde ortalama bir kemiğe sahip değil.
This does not mean that they have nothing in common with other peoples.
- Bu, onların diğer insanlarla ortak bir şeyi olmadığı anlamına gelmez.
The middle finger is the longest.
- En uzun parmak orta parmaktır.
Don't speak in the middle of a lesson.
- Dersin ortasında konuşma.
That place is in the middle of nowhere.
- O yer hiçbir yerin ortasında değildir.
The middle finger is the longest.
- En uzun parmak orta parmaktır.
Moderate exercise will refresh both mind and body.
- Orta dereceli egzersiz hem aklımızı hem bedenimizi tazeler.
Moderate exercise will do you good.
- Orta derecede egzersiz sana iyi gelecektir.
You hit the center of the target.
- Hedefin ortasından vurdun.
This stone has a hole in the center.
- Bu taşın ortasında bir deliği var.
Your gift was like discovery of an oasis in the midst of a desert.
- Hediyen bir çölün ortasındaki bir vahanın keşfi gibiydi.
America is in the midst of a drug overdose epidemic.
- Amerika aşırı dozda bir ilaç salgınının ortasında.
I like my steak medium.
- Bifteğimi orta büyüklükte severim.
I like my steak cooked medium rare.
- Bifteğimi orta pişmiş severim.
Since the mid-20th century, the number of hutongs in Beijing has dropped dramatically as they are demolished to make way for new roads and buildings.
- 20. yüzyılın ortalarından beri Pekin'de su kuyusu sayısı önemli ölçüde düşmüş ve yeni yol ve binalar için bir yol yapmak için yıkılmışlardır.
These tire tracks were made by a mid-size vehicle.
- Bu lastik izleri orta boy bir araç tarafından yapıldı.
His normal position is third baseman.
- Onun normal pozisyonu üçüncü orta saha oyuncusu.
He's just a normal junior high school student, not particularly intelligent.
- O sadece normal bir ortaokul öğrencisidir, özellikle akıllı değildir.
He will get an average mark at best.
- En iyi halde ortalama bir not alacak.
She earns on average ten pounds a week.
- O, bir haftada ortalama 10 pound kazanır.
She can't put together three words in Spanish, and she claims she's intermediate.
- İspanyolca üç kelimeyi bir araya getiremiyor, ve orta düzey olduğunu iddia ediyor.
Intermediate and advanced language courses are given in the language being learned.
- Orta ve ileri dil kursları öğretilen dilde verilir.
What makes you think the Middle East is more important than Mesoamerica, for instance?
- Örneğin Orta Doğu'nun Orta Amerika'dan daha önemli olduğunu sana düşündürten şey ne?
The earliest civilizations arose in Mesopotamia.
- En eski uygarlıklar Mezopotamya'da ortaya çıktı.
In 1873 he moved to Warsaw with his whole family, and from that time taught German at the Veterinary Institute and at a secondary school.
- 1873 yılında bütün ailesiyle birlikte Varşova'ya taşındı ve o zamandan sonra Veteriner Enstitüsü ve bir ortaokulda Almanca dersi verdi.
I am a teacher in the secondary school.
- Ben ortaokulda bir öğretmenim.