ortamı teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- ortam
- environment
Children need a happy home environment.
- Çocukların mutlu bir ev ortamına ihtiyacı var.
This is a good learning environment.
- Bu iyi bir öğrenme ortamıdır.
- ortam
- setting
The setting influences the conversation.
- Ortam iletişimi etkiler.
- ortamı canlandırmak
- make it lively
- ortam
- {i} stage
- ortam
- {i} occasion
Tom had seen Mary with John on more than one occasion before and finally figured out that they were seeing each other.
- Tom daha önce Mary'yi John'la birlikte birden fazla ortamda görmüştü ve sonunda onların birbirlerini gördüklerini anladı.
Your dress is unsuitable for the occasion.
- Elbisen ortam için uygun değil.
- yetişme ortamı
- habitat
Their habitat is threatened by deforestation.
- Onların yetişme ortamı ormansızlaşma tarafından tehdit ediliyor.
- ortam
- atmosphere
What Jane said made the atmosphere less tense.
- Jane'in söylediği ortamı daha az gerdi.
The atmosphere was uncomfortable.
- Ortam rahatsız ediciydi.
- ortam
- ambient
They interpret ambient electronic music.
- Onlar ortamı elektronik müzikle yorumluyor.
- ortam
- (Bilgisayar) context
- ortam
- ambiance
- bilgisayar ortamı
- computer environment
- ortam
- (Tıp) selective media
- ortam
- surrounding air
- ortam
- atmospheric
- ortam
- climate
One can hardly find a more suitable climate.
- Bundan daha iyi bir ortam bulunamaz.
Has the climate changed?
- Ortam farklılaştı mı?
- ortam
- (Havacılık) vehicle
- ortam
- circle
They moved in the same circles.
- Aynı ortamlarda takılıyorlardı.
- ortam
- ethos
- ortam
- milieu
- ortam
- habitat
Their habitat is threatened by deforestation.
- Onların yetişme ortamı ormansızlaşma tarafından tehdit ediliyor.
- rekabet ortamı
- competition environment
- reklam ortamı
- (Ticaret) advertising media
- sunu ortamı
- (Bilgisayar) presentation medium
- sınıf ortamı
- classroom environment
- uzay ortamı
- space environment
- yedek ortamı
- (Bilgisayar) backup media
- ortam
- medium
We haven't yet found a happy medium.
- Henüz mutlu bir ortam bulmadık.
Television is obsolete as a medium in any case.
- Televizyon ortam olarak her halükarda modası geçmiş.
- ortam
- media
- bilgisayar ortamı
- Computer environment, electronic environment
- iletişim ortamı
- communication environment
- ortam
- ambients
- Avrupa hukuk ortamı
- (Hukuk) European law environment
- Kara Kuvvetleri İstihkam Birlikleri; ortak işletim ortamı; İstihdam konsepti
- (Askeri) Army Corps of Engineers; common operating environment; concept of employment
- Müşterek Hakiki Emniyet Ortamı Değerlendirme Sistemi
- (Askeri) Joint Virtual Security Environment Assessment System
- Ortam
- platform
- aile ortamı
- fireside
- akarsu ortamı
- fluvial environment
- barış ortamı
- an atmosphere of peace
- dağılım ortamı
- dispersion medium
- dağılım ortamı chem
- dispersion medium
- depolama ortamı
- (Bilgisayar) storage medium
- emniyet ortamı
- (Askeri) sound environment
- en derin deniz ortamı
- (Jeoloji) abyssal environment
- faaliyet ortamı
- (Ticaret) task environment
- filtre ortamı
- filter medium
- göl ortamı
- lacustrine environment
- görüşme ortamı
- (Hukuk) negotiation environment
- güvenli analiz uzmanı dosya ortamı; kaçmak için seçilmiş bölge
- (Askeri) secure analyst file environment; selected area for evasion
- hizmet ortamı
- (Askeri) service environment
- hizmet sağlayıcı ortamı; muharebe destek teçhizatı
- (Askeri) client server environment; combat support equipment
- huzur ortamı
- an atmosphere of peace
- imalat ortamı
- (Ticaret) manufacturing environment
- internet ortamı
- internet environment
- kaos ortamı
- chaos environment
- kaos ortamı
- a state of chaos
- kıyı ortamı
- littoral environment
- muharebe ortamı
- (Askeri) warfighting environment
- ortam
- ambience
- ortam
- ambit
- ortam
- aroma
- ortam
- environment; medium; habitat; ambience; circle, milieu
- ortam
- media , medium
- ortam
- environment, surroundings; atmosphere, milieu
- pazarlama ortamı
- (Ticaret) marketing environment
- saklama ortamı
- storage medium
- savunma bilgi altyapısı-ortak işleyen ortamı
- (Askeri) defense information infrastructure-common operating environment
- soğutma ortamı
- cooling medium
- sulu ortamı
- (Kimya) aqueous media
- tartışma ortamı
- platform
- windows ortamı
- (Bilgisayar) windows environment