The wardroom mess.
I mess with the wardroom officers.
He made a mess of it.
Ski jumping is popular in Nordic countries and Central Europe.
- Kayakla atlama İskandinav ülkeleri ve Orta Avrupa'da popülerdir.
Austria is a parliamentary republic in central Europe and consists of nine federal states.
- Avusturya, Orta Avrupa'da parlamenter bir cumhuriyettir ve dokuz federal eyaletten oluşur.
Television is obsolete as a medium in any case.
- Televizyon ortam olarak her halükarda modası geçmiş.
I like my steak medium.
- Bifteğimi orta büyüklükte severim.
Tom doesn't have a mean bone in his body.
- Tom bedeninde ortalama bir kemiğe sahip değil.
This does not mean that they have nothing in common with other peoples.
- Bu, onların diğer insanlarla ortak bir şeyi olmadığı anlamına gelmez.
This magnificent cathedral dates back to the Middle Ages.
- Bu muhteşem katedral orta çağlara kadar dayanır.
The tiger laid in the middle of the cage.
- Kaplan kafesin ortasına uzanmıştı.
The tiger laid in the middle of the cage.
- Kaplan kafesin ortasına uzanmıştı.
The middle finger is the longest.
- En uzun parmak orta parmaktır.
I think Tom has come to make trouble.
- Sanırım Tom ortalığı karıştırmak için geldi.
Moderate exercise in the evening helps induce sleep.
- Akşamları orta derecede egzersiz uyumaya yardım eder.
Moderate exercise will do you good.
- Orta derecede egzersiz sana iyi gelecektir.
The skyscraper is in the center of the city.
- Gökdelen şehrin ortasındadır.
You hit the center of the target.
- Hedefin ortasından vurdun.
America is in the midst of a drug overdose epidemic.
- Amerika aşırı dozda bir ilaç salgınının ortasında.
He fainted in the midst of his speech.
- Konuşmasının ortasında bayıldı.
Is early medieval glass production a continuation of Roman glass technology?
- Erken Ortaçağ cam üretimi Roma cam teknolojisinin bir devamı mıdır?
I like my steak medium.
- Bifteğimi orta büyüklükte severim.
He's going through a mid-life crisis.
- Bir orta-yaş krizine giriyor.
She married again in her mid-forties.
- Kırklı yaşların ortalarında tekrar evlendi.
He's just a normal junior high school student, not particularly intelligent.
- O sadece normal bir ortaokul öğrencisidir, özellikle akıllı değildir.
His normal position is third baseman.
- Onun normal pozisyonu üçüncü orta saha oyuncusu.
She reads on average three or four books a week.
- O, haftada ortalama üç ya da dört kitap okur.
She earns on average ten pounds a week.
- O, bir haftada ortalama 10 pound kazanır.
Intermediate and advanced language courses are given in the language being learned.
- Orta ve ileri dil kursları öğretilen dilde verilir.
She can't put together three words in Spanish, and she claims she's intermediate.
- İspanyolca üç kelimeyi bir araya getiremiyor, ve orta düzey olduğunu iddia ediyor.
The earliest civilizations arose in Mesopotamia.
- En eski uygarlıklar Mezopotamya'da ortaya çıktı.
What makes you think the Middle East is more important than Mesoamerica, for instance?
- Örneğin Orta Doğu'nun Orta Amerika'dan daha önemli olduğunu sana düşündürten şey ne?
In 1873 he moved to Warsaw with his whole family, and from that time taught German at the Veterinary Institute and at a secondary school.
- 1873 yılında bütün ailesiyle birlikte Varşova'ya taşındı ve o zamandan sonra Veteriner Enstitüsü ve bir ortaokulda Almanca dersi verdi.
I am a teacher in the secondary school.
- Ben ortaokulda bir öğretmenim.