The wardroom mess.
I mess with the wardroom officers.
He made a mess of it.
Kazakhstan is one of the developed countries in Central Asia.
- Kazakistan, Orta Asya'daki gelişmiş ülkelerden biridir.
He's back from his travels in Central Asia.
- Orta Asya'daki seyahatlerinden döndü.
Television is obsolete as a medium in any case.
- Televizyon ortam olarak her halükarda modası geçmiş.
I like my steak medium.
- Bifteğimi orta büyüklükte severim.
Tom doesn't have a mean bone in his body.
- Tom bedeninde ortalama bir kemiğe sahip değil.
This does not mean that they have nothing in common with other peoples.
- Bu, onların diğer insanlarla ortak bir şeyi olmadığı anlamına gelmez.
Don't speak in the middle of a lesson.
- Dersin ortasında konuşma.
That place is in the middle of nowhere.
- O yer hiçbir yerin ortasında değildir.
The middle finger is the longest.
- En uzun parmak orta parmaktır.
That place is in the middle of nowhere.
- O yer hiçbir yerin ortasında değildir.
I think Tom has come to make trouble.
- Sanırım Tom ortalığı karıştırmak için geldi.
I always drive at a moderate speed.
- Ben her zaman orta hızda araba sürerim.
Moderate exercise will refresh both mind and body.
- Orta dereceli egzersiz hem aklımızı hem bedenimizi tazeler.
The skyscraper is in the center of the city.
- Gökdelen şehrin ortasındadır.
You hit the center of the target.
- Hedefin ortasından vurdun.
Tom is the kind of person that, in the midst of disaster, always finds something to laugh about.
- Tom felaketin ortasında her zaman hakkında gülecek bir şey bulan kişi türüdür.
He fainted in the midst of his speech.
- Konuşmasının ortasında bayıldı.
The Medieval Era gave way to the Renaissance.
- Orta çağ Rönesansa yol açtı.
Is early medieval glass production a continuation of Roman glass technology?
- Erken Ortaçağ cam üretimi Roma cam teknolojisinin bir devamı mıdır?
These tire tracks were made by a mid-size vehicle.
- Bu lastik izleri orta boy bir araç tarafından yapıldı.
Hazelnuts are harvested in mid-autumn.
- Fındık sonbaharın ortasında hasat edilir.
He's just a normal junior high school student, not particularly intelligent.
- O sadece normal bir ortaokul öğrencisidir, özellikle akıllı değildir.
I thought that my girlfriend was normal, but she turned out to be a succubus!
- Kız arkadaşımın normal olduğunu düşündüm ama onun bir şeytan olduğu ortaya çıktı.
He will get an average mark at best.
- En iyi halde ortalama bir not alacak.
What is the value of an average home in your area?
- Bölgenizdeki ortalama bir evin değeri nedir?
Intermediate and advanced language courses are given in the language being learned.
- Orta ve ileri dil kursları öğretilen dilde verilir.
She can't put together three words in Spanish, and she claims she's intermediate.
- İspanyolca üç kelimeyi bir araya getiremiyor, ve orta düzey olduğunu iddia ediyor.
The earliest civilizations arose in Mesopotamia.
- En eski uygarlıklar Mezopotamya'da ortaya çıktı.
What makes you think the Middle East is more important than Mesoamerica, for instance?
- Örneğin Orta Doğu'nun Orta Amerika'dan daha önemli olduğunu sana düşündürten şey ne?
In 1873 he moved to Warsaw with his whole family, and from that time taught German at the Veterinary Institute and at a secondary school.
- 1873 yılında bütün ailesiyle birlikte Varşova'ya taşındı ve o zamandan sonra Veteriner Enstitüsü ve bir ortaokulda Almanca dersi verdi.
Only two years after receiving their secondary school diploma, young people today know merely ten percent of what they learned on school. That's crazy! We must strive for 100 percent.
- Ortaokul diplomalarını aldıktan sadece iki yıl sonra, bugün genç insanlar okulda öğrendiklerinin sadece yüzde onunu biliyorlar. Bu çılgınca! Yüzde yüz için çaba göstermeliyiz.