It's obvious that you're wrong.
- Hatalı olduğun ortada.
It's obvious Tom and Mary like each other.
- Tom ve Mary'nin birbirlerinden hoşlandığı ortada.
The truth lies somewhere in the middle.
- Gerçek ortada bir yerde yatıyor.
Fold the paper in the middle.
- Kağıdı ortadan katla.
It's evident that human behaviour is more dangerous for the environment than radiation.
- Apaçık ortadadır ki, insan davranışları çevre için radyasyondan daha tehlikelidir.
It was evident to all of us that he was innocent.
- Masum olduğu hepimiz için ortadaydı.
The hill is exposed, with no trees.
- Tepe ortada, ağaçsız.
Now everything's exposed.
- Şimdi her şey ortada.
A cup of coffee cleared up my headache.
- Bir fincan kahve, baş ağrımı ortadan kaldırdı.
The truth lies somewhere in the middle.
- Gerçek ortada bir yerde yatıyor.
Fold the paper in the middle.
- Kağıdı ortadan katla.
He's back from his travels in Central Asia.
- Orta Asya'daki seyahatlerinden döndü.
Ski jumping is popular in Nordic countries and Central Europe.
- Kayakla atlama İskandinav ülkeleri ve Orta Avrupa'da popülerdir.
Television is obsolete as a medium in any case.
- Televizyon ortam olarak her halükarda modası geçmiş.
I like my steak cooked medium rare.
- Bifteğimi orta pişmiş severim.
Tom doesn't have a mean bone in his body.
- Tom bedeninde ortalama bir kemiğe sahip değil.
This does not mean that they have nothing in common with other peoples.
- Bu, onların diğer insanlarla ortak bir şeyi olmadığı anlamına gelmez.
This magnificent cathedral dates back to the Middle Ages.
- Bu muhteşem katedral orta çağlara kadar dayanır.
The tiger laid in the middle of the cage.
- Kaplan kafesin ortasına uzanmıştı.
That place is in the middle of nowhere.
- O yer hiçbir yerin ortasında değildir.
Don't speak in the middle of a lesson.
- Dersin ortasında konuşma.
Moderate exercise will refresh both mind and body.
- Orta dereceli egzersiz hem aklımızı hem bedenimizi tazeler.
Moderate exercise in the evening helps induce sleep.
- Akşamları orta derecede egzersiz uyumaya yardım eder.
You hit the center of the target.
- Hedefin ortasından vurdun.
The skyscraper is in the center of the city.
- Gökdelen şehrin ortasındadır.
He fainted in the midst of his speech.
- Konuşmasının ortasında bayıldı.
Tom is the kind of person that, in the midst of disaster, always finds something to laugh about.
- Tom felaketin ortasında her zaman hakkında gülecek bir şey bulan kişi türüdür.
The Medieval Era gave way to the Renaissance.
- Orta çağ Rönesansa yol açtı.
I like my steak cooked medium rare.
- Bifteğimi orta pişmiş severim.
He's going through a mid-life crisis.
- Bir orta-yaş krizine giriyor.
These tire tracks were made by a mid-size vehicle.
- Bu lastik izleri orta boy bir araç tarafından yapıldı.
I thought that my girlfriend was normal, but she turned out to be a succubus!
- Kız arkadaşımın normal olduğunu düşündüm ama onun bir şeytan olduğu ortaya çıktı.
He's just a normal junior high school student, not particularly intelligent.
- O sadece normal bir ortaokul öğrencisidir, özellikle akıllı değildir.
What is the average height of the players?
- Oyuncuların boy ortalaması nedir?
He will get an average mark at best.
- En iyi halde ortalama bir not alacak.
She can't put together three words in Spanish, and she claims she's intermediate.
- İspanyolca üç kelimeyi bir araya getiremiyor, ve orta düzey olduğunu iddia ediyor.
Intermediate and advanced language courses are given in the language being learned.
- Orta ve ileri dil kursları öğretilen dilde verilir.
The earliest civilizations arose in Mesopotamia.
- En eski uygarlıklar Mezopotamya'da ortaya çıktı.
What makes you think the Middle East is more important than Mesoamerica, for instance?
- Örneğin Orta Doğu'nun Orta Amerika'dan daha önemli olduğunu sana düşündürten şey ne?
He attended only secondary school.
- O sadece ortaokula devam etti.
Only two years after receiving their secondary school diploma, young people today know merely ten percent of what they learned on school. That's crazy! We must strive for 100 percent.
- Ortaokul diplomalarını aldıktan sadece iki yıl sonra, bugün genç insanlar okulda öğrendiklerinin sadece yüzde onunu biliyorlar. Bu çılgınca! Yüzde yüz için çaba göstermeliyiz.