Televizyon izlediğinde ya da radyo dinlediğinde, dinlediğiniz müzik genellikle Afrika kökenlidir.
- When you watch television or listen to the radio, the music which you hear is often African in origin.
Ateşin kökeni bilinmemektedir.
- The origin of the fire is unknown.
Balıkçı ürünlerinin menşeini ve tazeliğini garanti eder.
- The fishmonger guarantees the origin and freshness of his products.
O özgün yerleşimcilerden biridir. O geldiğinde millerce mesafede hiç ev yoktu.
- He is one of the original settlers. When he arrived, there were no buildings for miles around.
Özgünlük sadece klişelerin yeni bir kombinasyonudur.
- Originality is merely a new combination of clichés.
Bu gitar aslen Tom'a aitti.
- This guitar originally belonged to Tom.
Bu kitap aslen Fransızca yazılmıştı.
- This book was originally written in French.
Bu şiir, orijinal olarak Fransızca yazılmıştır.
- This poem was originally written in French.
Biri diğerinden çok daha canlı olduğundan, orijinal ve kopya kolayca ayırt edilirler.
- The original and the copy are easily distinguished since the one is much more vivid than the other.
Bu arazi on yıllar önce asıl sahibinden kamulaştırılmıştır.
- This land was expropriated from its original owner decades ago.
Ali, Mevlana'nın Mesnevisini asıl metninden okuyabilmek için Farsça öğrendi.
- Ali learnt the Persian language to be able to read the The Mathnawi of Jalaluddin Rumi in original text.
Normanlar asıl dillerini bıraktılar.
- The Normans abandoned their original language.
Ali, Mevlana'nın Mesnevisini asıl metninden okuyabilmek için Farsça öğrendi.
- Ali learnt the Persian language to be able to read the The Mathnawi of Jalaluddin Rumi in original text.
Ben başka bir iş yapmak için başlangıçta işe alındım.
- I was hired originally to do another job.
Başlangıçta, Abraham Lincoln Afrika'ya ve Karayiplere sınır dışı edilecek tüm köleleri istedi.
- Originally, Abraham Lincoln wanted all slaves to be deported to Africa or the Caribbean.
Polo gibi at sırtında oynanılan bir oyunun aksine futbol aslında ayakla oynanılan bir top oyunu demekti.
- Football originally meant a game played with a ball on foot - unlike a game played on horseback, such as polo.
Sanıyorum aslında düşündüğümden çok daha fazlasına ihtiyacımız var.
- I think we need a lot more than I originally thought.
Rusça'da yabancı kökenli isimler genellikle bütünleşmeye dayanamaz.
- In Russian, nouns of foreign origin generally don't succumb to integration.
Televizyon izlediğinde ya da radyo dinlediğinde, dinlediğiniz müzik genellikle Afrika kökenlidir.
- When you watch television or listen to the radio, the music which you hear is often African in origin.
Balıkçı ürünlerinin menşeini ve tazeliğini garanti eder.
- The fishmonger guarantees the origin and freshness of his products.
Başlangıçta, Abraham Lincoln Afrika'ya ve Karayiplere sınır dışı edilecek tüm köleleri istedi.
- Originally, Abraham Lincoln wanted all slaves to be deported to Africa or the Caribbean.
Ben başka bir iş yapmak için başlangıçta işe alındım.
- I was hired originally to do another job.
Değişiklik olsun diye özgün ol.
- Be original for a change.
Orijinalde su kuyusu anlamına gelen hutong sözcüğü, Moğol dilinden yaklaşık 700 yıl önce gelmiştir.
- The term hutong, originally meaning water well, came from the Mongolian language about 700 years ago.
Tondaki ince farklar orijinali fotokopiden ayırt eder.
- Subtle differences in tone discriminate the original from the copy.
Çok müstesna bir şahsiyetsin.
- You are an original masterpiece.
Başlangıçta, Abraham Lincoln Afrika'ya ve Karayiplere sınır dışı edilecek tüm köleleri istedi.
- Originally, Abraham Lincoln wanted all slaves to be deported to Africa or the Caribbean.
Ben başka bir iş yapmak için başlangıçta işe alındım.
- I was hired originally to do another job.
O, cazın Amerika'daki doğuşunu araştırıyor.
- He is studying the origin of jazz in America.
Bu alıntıların nereden kaynaklandığını bilmeliyim.
- I must know where these quotations originate.
Bu söylentiler nereden kaynaklandı?
- Where did such rumors originate?
Ateşin kökeni bilinmemektedir.
- The origin of the fire is unknown.
Gelenek Çin kökenlidir.
- The custom originated in China.
Yangın dikkatsizlikten kaynaklanıyordu.
- The fire originated from carelessness.
Bu alıntıların nereden kaynaklandığını bilmeliyim.
- I must know where these quotations originate.
Cadılar Bayramı aslında bir Kelt festivaliydi.
- Halloween was originally a Celtic festival.
Polo gibi at sırtında oynanılan bir oyunun aksine futbol aslında ayakla oynanılan bir top oyunu demekti.
- Football originally meant a game played with a ball on foot - unlike a game played on horseback, such as polo.
Şimdi yaptığım iş yaratıcılık gerektirir.
- The work I'm doing now requires originality.
Orijinal plan hakkında ne düşünüyorsun?
- What do you think of the original plan?
Tondaki ince farklar orijinali fotokopiden ayırt eder.
- Subtle differences in tone discriminate the original from the copy.
Leyla ilk başta cinayete teşebbüsle suçlanıyordu. Cinayet değil.
- Layla was originally charged with conspiracy to commit murder. Not murder.
Buranın ilk insanları kimlerdi?
- Who were the original people here?
Sadece orijinal olarak planladığımız şeyi yapacağız.
- We'll just do what we originally planned.
Bu hikaye orijinal olarak Fransızca yazıldı.
- This story was originally written in French.
The paper contains a number of original ideas about color perception.
Parker was one of the original bebop players.
This recording is by the original broadway cast.
This manuscript is the original.
You’re an original.
... Look at the original and what Google did. ...
... the American Credit Report is one of the original settlers. So is there any legal theory that ...