Sadece sana şans dilemek için uğradım.
- I just stopped by to wish you luck.
Sana iyi şans dilemek için geldim.
- I came to wish you good luck.
Onunla evlenmeyi arzu etti.
- He wished to marry her.
Anne babasının arzusunun aksine şarkıcı oldu.
- He became a singer against his parents wishes.
Doğum gününde dilek tutmak bir Amerikan geleneğidir.
- It's an American tradition to make a wish on your birthday.
O, sana en iyi dileklerini gönderdi.
- She sent you her best wishes.
Babanızın çabuk iyileşmesi için isteklerim.
- My wishes for your father's rapid recovery.
İnşallah isteklerin gerçekleşir.
- I hope your wishes will come true.
O, yirmi yıl önce doğmuş olmayı diledi.
- She wished she had been born twenty years earlier.
Herkes vali seçilmiş olmayı diledi.
- Everybody wished he had been elected governor.
Kocanızla iletişim kurmayı istemenizi anlıyorum.
- I understand you wish to contact your husband.
Hanako'nun Taro ile evlenmek istemediği açıktı.
- It was clear that Hanako did not wish to marry Taro.
Ken onun İngilizcesini tazelemeyi istemektedir.
- Ken wishes to brush up his English.
Jane İngiltere'de sumo görebilmeyi istemektedir.
- Jane wishes she could see sumo in England.