Bir orangutana benziyorsun.
- You look like an orangutan.
Kocaların çoğunluğu bana keman çalmaya çalışan bir orangutanı hatırlatır.
- The majority of husbands remind me of an orangutan trying to play the violin.
Kadın bir portakal yiyor.
- The woman eats an orange.
Dünya portakal şeklindedir.
- The earth is the shape of an orange.
Portakal rengi bir elbise giyiyor.
- She's wearing an orange dress.
Tom portakal rengi bir cezaevi tulumu giyiyor.
- Tom was wearing an orange prison jumpsuit.
En sevdiğim renk turuncu.
- My favorite color is orange.
Tom turuncu bir tulum giyiyordu ve elleri önünde kelepçeliydi.
- Tom was wearing an orange jumpsuit and his hands were cuffed in front of him.
Tom parlak renkli turuncu pantolon giymeyi seviyor.
- Tom likes to wear brightly colored orange pants.
Tom turuncu bir tulum giyiyordu ve elleri önünde kelepçeliydi.
- Tom was wearing an orange jumpsuit and his hands were cuffed in front of him.
orange colour:.