Can you see anything in there?
- Orada herhangi bir şey görebiliyor musun?
He often eats breakfast there.
- O, kahvaltısını sık sık orada yer.
Those who dig a grave for others will fall therein.
- Başkaları için mezar kazanlar orada düşerler.
I asked for a table over there.
- Ben orada bir masa istedim.
That boy over there will be Tom's brother.
- Oradaki erkek çocuk Tom'un erkek kardeşi olmalı.
What was Tom doing out there?
- Tom orada ne yapıyordu?
My mother is out there.
- Annem orada dışarıdadır.
I looked all around, but I could see nobody there.
- Bütün çevreye baktım ama orada kimseyi göremedim.
There was nobody under 30 around.
- Orada 30 yaşın altında hiç kimse yoktu.
Both ladies received me very graciously; but I was wholly unprepared for so much beauty as I discovered in Ora Doveton;.