O onu kabul etmeye gönülsüzdü.
- He was reluctant to admit it.
Bunu gönülsüzce yapma.
- Do not do it reluctantly.
Çok uzun bir tatil birini tekrar işe başlamak için isteksiz yapar.
- Too long a holiday makes one reluctant to start work again.
George o zor işi almaya isteksizdir.
- George is reluctant to take on that difficult job.
They are reluctant to the inclusion of a necessity test, especially of a horizontal nature, and emphasize, instead, the importance of procedural disciplines .