Düşmana karşı koymak onların kahramanlığıydı.
- It was heroic of them to oppose the enemy.
Biz onun yeni bir yol yapma planına karşı çıktık.
- We opposed his plan to build a new road.
Bu konuda hükümete karşı çıkıyoruz.
- We oppose the government on this matter.
Irksal ayrımcılığa karşı çıktı.
- He's opposed to racial discrimination.
Tom plana karşı çıktı.
- Tom opposed the plan.
Kırmızı yeşilin aksine bir tehlike işaretidir.
- Red, as opposed to green, is a sign of danger.
Çevreciler, Keystone XL boru hattına karşı çıkıyorlar.
- Environmentalists are opposing the Keystone XL pipeline.
Onlar benim önerime kuvvetle karşı çıkıyorlar.
- They are strongly opposing my proposal.
Üzgünüm, ama bu projeye karşıyım.
- I'm sorry, but I am opposed to this project.
Biz onun yeni bir yol yapma planına karşı çıktık.
- We opposed his plan to build a new road.
O, karşı takıma katıldı.
- He joined the opposing team.
Tartışmalı öneri, iki karşıt parti arasında yoğun bir söz savaşına neden oldu.
- The controversial proposal has caused an intense war of words between the two opposing parties.
There is still time to oppose this plan.
Many religious leaders oppose cloning humans.