O, fırsatı iyi kullandı.
- He made good use of the opportunity.
O, fırsatı en iyi şekilde değerlendirdi.
- He made the best of the opportunity.
Bazı değişiklikler yapma şansımız var.
- We have the opportunity to make some changes.
Bu dünyada hiçbir güvenlik yoktur; sadece şans vardır.
- There is no security on this earth; there is only opportunity.
... years and years and years. And the president has a regular opportunity to label them as ...
... impulse spend and no one's invented an opportunity to impulse save ...