Ben onun teklifi kabul etmeyeceği kanaatindeyim.
- I am of the opinion that he will not accept the proposal.
Onun haklı olduğu kanaatindeyim.
- I am of the opinion that she is right.
Ona yapmamasını söylememe rağmen o düşüncesine yapışmış.
- He stuck to his opinion though I told him not to.
Onun düşüncesi genellikle doğrudur.
- His opinion is generally correct.
Benim görüşüm seninkine benzer.
- My opinion is similar to yours.
O bakımdan benim görüşüm sizinkinden farklıdır.
- In that respect, my opinion differs from yours.
1937'de bir kamu oyu araştırması yapıldı.
- A public opinion study was made in 1937.
Kamuoyu yoklamaları hükümete olan güveni ölçen göstergelerdir.
- Public opinion polls are barometers of confidence in the government.
İki öğrenci arasında fikirlerde büyük bir uçurum vardır.
- There is a wide gap in the opinions between the two students.
Kimse benim fikirlerimi dinlemek istemiyor.
- No one wants to listen to my opinions.
Fikrimi destekleyecek birkaç tane kanıtım var.
- I have a couple of pieces of evidence to support my opinion.
Üstelik, Kartaca'nın öldürülmesi kanısındayım.
- Moreover, I am of the opinion that Carthage must be destroyed.
O, tarafsız ve ön yargısız olmanın şovunu yapar fakat sanırım o sadece kendi fikri olmayan bir adam.
- He puts on a show of being impartial and unbiased, but I think he's just a guy with no opinion of his own.
Bir erkeği düşmanlarının düşünceleriyle yargılama.
- Don't judge a man by the opinions of his enemies.
Fikri farklı olan biriyle evlendiğin için inançlarından vazgeçmemelisin.
- You shouldn't give up your beliefs just because you married someone whose opinion is different.
The courts of the United States generally allow opinionative evidence concerning value.
He was a stout, squat figure, with a square face and broad black eyebrows, that announced him to be opinionative and disputatious.
Truth, in matters of religion, is simply the opinion that has survived. - Oscar Wilde.