O Pablo ile evleneceğini açıkça ilan ettiğinde, neredeyse büyük annesine kalp krizi geçirtecekti , halasının gözlerini yuvasından fırlattıracaktı fakat küçük kız kardeşi gururla baktı.
- When he openly declared he would marry Pablo, he almost gave his grandmother a heart attack and made his aunt's eyes burst out of their sockets; however, his little sister beamed with pride.
Pencereler açık uyuma.
- Don't sleep with the windows open.
Ben bir tasarruf hesabı açmak istiyorum.
- I'd like to open a savings account.
Tom Mary'yi ona gönderilen bir zarfı açmak için buğulama yapmaya çalışırken yakaladı.
- Tom caught Mary trying to steam open an envelope addressed to him.
Amerika Birleşik Devletlerinde sivil haklar için mücadele 1954 yılında başladı, hükümetin herkese okul açılmak zorunda olduğunu söylediğinde.
- The fight for civil rights in the United States started in 1954, when the government said school had to be open to everyone.
Tom kapıyı açmada sorun yaşıyor gibi görünüyor.
- Tom seemed to be having trouble opening the door.
Tom Mary'nin kapıyı açmasını engellemeye çalıştı.
- Tom tried to prevent Mary from opening the door.
O, açılış törenine çok sayıda misafir davet etmeyi planlayacak.
- He will figure on inviting a lot of guests to the opening ceremony.
Açılış törenine çok misafir davet etmeyi planlıyorum.
- I plan to invite a lot of guests to the opening ceremony.
Yeni fırsatlar sana açılıyor.
- New opportunities are opening up to you.
Tom Mary'nin kapıyı açmasını engellemeye çalıştı.
- Tom tried to prevent Mary from opening the door.
Tom kapıyı açmaya çalıştı, ama o kilitliydi.
- Tom tried opening the door, but it was locked.
Tom Mary'yi ona gönderilen bir zarfı açmak için buğulama yapmaya çalışırken yakaladı.
- Tom caught Mary trying to steam open an envelope addressed to him.
Tom zarfı açmak için yırttı.
- Tom tore open the envelope.
O, açılış törenine çok sayıda misafir davet etmeyi planlayacak.
- He will figure on inviting a lot of guests to the opening ceremony.
Ne olursa olsun, açılış töreni dokuzda başlayacak.
- Rain or shine, the opening ceremony is to begin at nine.
Yeni fırsatlar sana açılıyor.
- New opportunities are opening up to you.
Onlar bir şişe şarap açarak onun başarısını kutladılar.
- They celebrated his success by opening a bottle of wine.
Arkadaşım bana bu önümüzdeki pazartesi İspanyolca tarihi hakkında bir sergi açılacağını söyledi.
- My friend told me that this coming Monday an exhibition about Spanish history is opening.
Ben açık ve dürüsttüm.
- I was open and honest.
Sana karşı tamamen dürüstüm.
- I have been completely open with you.
Bu kapıyı açma, lütfen.
- Don't open this door, please.
Pencereler açık uyuma.
- Don't sleep with the windows open.
Günü açık havada geçiririz.
- We spent the day in the open air.
Açık havada iyi zaman geçirdik.
- We had a good time in the open air.
O yer herkese açıktır.
- That place is open to everybody.
Bu mekan herkese açıktır.
- This place is open to everybody.
Yanlışlıkla mektubunu açtığım için lütfen beni affet.
- Please forgive me for opening your letter by mistake.
Pencereyi açar mısın?
- Would you mind opening the window?
Tom'un gözleri geniş açıldı.
- Tom's eyes opened wide.
Tom kapıyı daha geniş açtı.
- Tom opened the door wider.
Sihirli lamba kırılıp açıldı ve cin serbest kaldı.
- The magic lamp broke open and the genie was released.
Kafesi açtı ve kuşları serbest bıraktı.
- He opened the cage and set the birds free.
Ülkenin açılmasının Japon medeniyeti üzerinde büyük bir etkisi oldu.
- The opening of the country had a great influence on Japanese civilization.
Kedi kafeler tüm dünyada açılmaya başladı.
- Cat cafés have started opening up all over the world.
Tom açış konuşması için zamanında burada olacağına beni temin etti.
- Tom assured me that he would be here in time for the opening speech.
Wary of hunters, the fleeing deer kept well out of the open, dodging instead from thicket to thicket.
The man is an open book.
I couldn't save my changes because another user had the same file open.
It was as if his body had gone to sleep standing up and with his eyes open.
Banks are not open on bank holidays.
Jeff opens his hand revealing a straight flush.
We have got to bring this company's corrupt business practices into the open.
He slipped through an opening in the crowd.
If you'd like to make a booking with us, we have an opening at twelve o'clock.
We have an opening in our marketing department.
John spends two hours a day studying openings, and another two hours studying endgames.
This door will not open.
- This door won't open.
How do I open the hood?
- How do I open the bonnet?
... meters carved out of town halls and openings ...