O, şu ana kadar nerede yeni bir şube açma fikrini ileri sürdü?
- Where did he ever come up with the notion of opening a branch?
Tom kapıyı açmada sorun yaşıyor gibi görünüyor.
- Tom seemed to be having trouble opening the door.
İkide açılışımız var.
- We have an opening at two o'clock.
Ne olursa olsun, açılış töreni dokuzda başlayacak.
- Rain or shine, the opening ceremony is to begin at nine.
Yeni fırsatlar sana açılıyor.
- New opportunities are opening up to you.
Onlar bir şişe şarap açarak onun başarısını kutladılar.
- They celebrated his success by opening a bottle of wine.
Bir resim açın ve bir resim düzeni seçin. Bir resim açmak için Aça tıklatın. Programdan çıkmak için Çıkışı tıklatın. Resim Düzeni özelliği herhangi bir düzende göstermenize olanak tanır.
- Open an image and select an image layout. Click Open for opening an image. Click Quit for quitting the program. Image Layout feature allows you to view in any layout.
Pencereyi açar mısın?
- Do you mind opening the window?
Yeni fırsatlar sana açılıyor.
- New opportunities are opening up to you.
Tom açış konuşması için zamanında burada olacağına beni temin etti.
- Tom assured me that he would be here in time for the opening speech.
Kedi kafeler tüm dünyada açılmaya başladı.
- Cat cafés have started opening up all over the world.
Ülkenin açılmasının Japon medeniyeti üzerinde büyük bir etkisi oldu.
- The opening of the country had a great influence on Japanese civilization.
O, kapıyı açmaya çalıştı.
- He tried opening the door.
Tom kapıyı açmada sorun yaşıyor gibi görünüyor.
- Tom seemed to be having trouble opening the door.
Arkadaşım bana bu önümüzdeki pazartesi İspanyolca tarihi hakkında bir sergi açılacağını söyledi.
- My friend told me that this coming Monday an exhibition about Spanish history is opening.
O Pablo ile evleneceğini açıkça ilan ettiğinde, neredeyse büyük annesine kalp krizi geçirtecekti , halasının gözlerini yuvasından fırlattıracaktı fakat küçük kız kardeşi gururla baktı.
- When he openly declared he would marry Pablo, he almost gave his grandmother a heart attack and made his aunt's eyes burst out of their sockets; however, his little sister beamed with pride.
Bana pencereyi açık bırakmamı söyledi.
- He told me to leave the window open.
Onu açmak için bir allen anahtara ihtiyacın olacak.
- You'll need an Allen key to open it.
Ben bir tasarruf hesabı açmak istiyorum.
- I'd like to open a savings account.
Amerika Birleşik Devletlerinde sivil haklar için mücadele 1954 yılında başladı, hükümetin herkese okul açılmak zorunda olduğunu söylediğinde.
- The fight for civil rights in the United States started in 1954, when the government said school had to be open to everyone.
Tom Mary'yi ona gönderilen bir zarfı açmak için buğulama yapmaya çalışırken yakaladı.
- Tom caught Mary trying to steam open an envelope addressed to him.
Tom zarfı açmak için yırttı.
- Tom tore open the envelope.
Açılış töreni dün gerçekleşti.
- The opening ceremony took place yesterday.
İkide açılışımız var.
- We have an opening at two o'clock.
Sana karşı tamamen dürüstüm.
- I have been completely open with you.
Ben açık ve dürüsttüm.
- I was open and honest.
Tatoeba açık kaynaklıdır.
- Tatoeba is open source.
Pencereler açık uyuma.
- Don't sleep with the windows open.
Günü açık havada geçiririz.
- We spent the day in the open air.
Açık hava marketinde taze ürün satılmaktadır.
- Fresh produce is sold at an open-air market.
O yer herkese açıktır.
- That place is open to everybody.
Bu mekan herkese açıktır.
- This place is open to everybody.
I was invited to pre-opening ceromony last night.
He went towards self-opening glass exit doors.
Tom kapıyı daha geniş açtı.
- Tom opened the door wider.
Tom'un gözleri geniş açıldı.
- Tom's eyes opened wide.
Sihirli lamba kırılıp açıldı ve cin serbest kaldı.
- The magic lamp broke open and the genie was released.
Kafesi açtı ve kuşları serbest bıraktı.
- He opened the cage and set the birds free.
He slipped through an opening in the crowd.
If you'd like to make a booking with us, we have an opening at twelve o'clock.
We have an opening in our marketing department.
John spends two hours a day studying openings, and another two hours studying endgames.
They were disappointed at the turnout for their opening, but hoped that word would spread.
She's such an attention seeker she'd turn up to the opening of an evelope!.
Wary of hunters, the fleeing deer kept well out of the open, dodging instead from thicket to thicket.
The man is an open book.
I couldn't save my changes because another user had the same file open.
It was as if his body had gone to sleep standing up and with his eyes open.
Banks are not open on bank holidays.
Jeff opens his hand revealing a straight flush.
We have got to bring this company's corrupt business practices into the open.
Please open the door.
- Open the door, please.
Open the door, please.
- Please open the door.
... I needed them there. You couldn't have people opening up banks in their ' in their garage ...
... plan does it. Energy independence for North America in five years. Opening up more trade, ...