Kapıyı açtım ve onu Mary için açık tuttum.
- I opened the door and held it open for Mary.
Kapıyı açtığında TV dan başka açık bir şeyi yoktu.
- When he opened the door he had nothing on but the TV.
Ben, koltukta yaslandım ve kitabı açtım.
- I sat back in the armchair and opened the book.
Kapıyı açtığında TV dan başka açık bir şeyi yoktu.
- When he opened the door he had nothing on but the TV.
Bana pencereyi açık bırakmamı söyledi.
- He told me to leave the window open.
Twitter, açık kaynağı sever.
- Twitter loves open source.
Onu açmak için bir allen anahtara ihtiyacın olacak.
- You'll need an Allen key to open it.
Bir resim açın ve bir resim düzeni seçin. Bir resim açmak için Aça tıklatın. Programdan çıkmak için Çıkışı tıklatın. Resim Düzeni özelliği herhangi bir düzende göstermenize olanak tanır.
- Open an image and select an image layout. Click Open for opening an image. Click Quit for quitting the program. Image Layout feature allows you to view in any layout.
Amerika Birleşik Devletlerinde sivil haklar için mücadele 1954 yılında başladı, hükümetin herkese okul açılmak zorunda olduğunu söylediğinde.
- The fight for civil rights in the United States started in 1954, when the government said school had to be open to everyone.
O zarfı açmak için kesti.
- He cut the envelope open.
Tom zarfı açmak için yırttı.
- Tom tore open the envelope.
Ne olursa olsun, açılış töreni dokuzda başlayacak.
- Rain or shine, the opening ceremony is to begin at nine.
Açılış törenine çok misafir davet etmeyi planlıyorum.
- I plan to invite a lot of guests to the opening ceremony.
Sana karşı tamamen dürüstüm.
- I have been completely open with you.
Ben açık ve dürüsttüm.
- I was open and honest.
Pencereler açık uyuma.
- Don't sleep with the windows open.
Twitter, açık kaynağı sever.
- Twitter loves open source.
Açık hava pazarları yerel çiftliklerde yetiştirilen gıdaları satar.
- Open-air markets sell food grown on local farms.
Bizim açık havada bir partimiz vardı.
- We had a party in the open.
Bu mekan herkese açıktır.
- This place is open to everybody.
Park herkese açıktır.
- The park is open to everybody.
Tom kapıyı daha geniş açtı.
- Tom opened the door wider.
Tom'un gözleri geniş açıldı.
- Tom's eyes opened wide.
Sihirli lamba kırılıp açıldı ve cin serbest kaldı.
- The magic lamp broke open and the genie was released.
Kafesi açtı ve kuşları serbest bıraktı.
- He opened the cage and set the birds free.
Wary of hunters, the fleeing deer kept well out of the open, dodging instead from thicket to thicket.
The man is an open book.
I couldn't save my changes because another user had the same file open.
It was as if his body had gone to sleep standing up and with his eyes open.
Banks are not open on bank holidays.
Jeff opens his hand revealing a straight flush.
We have got to bring this company's corrupt business practices into the open.
The instant he opened the door, he smelt something burning.
- As soon as he opened the door, he smelled something burning.
Open the door, please.
- Please open the door.
... if they opened an account. ...
... Last week, you opened up a moderator page on your YouTube ...