ones nearest or regularly frequented public house or bar

listen to the pronunciation of ones nearest or regularly frequented public house or bar
İngilizce - Türkçe

ones nearest or regularly frequented public house or bar teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

local
lokal

Sana lokal anestezi ilacı verdik. - I've given you a local anesthetic.

Sana lokal anastezi uygulayacağım. - I'll give you a local anesthetic.

local
{s} yerel

Napoli belediye başkanı, saldırıya uğradıktan kısa bir süre sonra yerel halk tarafından dövülen bir Amerikalı turistten özür diledi. - The mayor of Naples has apologised to a US tourist who was beaten up by local residents shortly after he was mugged.

Nepalce'nin yerel adı नेपाली'dir. - The local name of Nepali is नेपाली.

local
{i} sakin

Yerel sakinler şok içinde. - Local residents are in a state of shock.

O, yöre sakini bir çocukla evlendi. - She married a local boy.

local
bar

Tom her cuma gecesi yerel bir barda şarkı söyler ve gitar çalar. - Tom sings and plays guitar at a local bar every Friday night.

Tom yerel bir bardaydı. - Tom was in a local bar.

local
ayla
local
lokal tren
local
(Bilgisayar) ve yerel
local
(İİ) semt birahanesi
local
{s} (Tıp) lokal. i., k.dili
local
{s} şehir içi
local
{s} İng. bar
local
mevkii
local
{s} ekspres olmayan
local
her istasyonda duran tren
local
{s} yerel, yöresel, mahalli
local
local authority mahallin en yüksek sivil makamı
local
{s} dar, sınırlı
local
mahalli idare
local
gazetede mahalli haber
İngilizce - İngilizce
local
ones nearest or regularly frequented public house or bar

    Heceleme

    ones nearest or re·gu·lar·ly frequented pub·lic House or Bar

    Türkçe nasıl söylenir

    wʌnz nîrıst ır regyılırli frikwıntîd pʌblîk haus ır bär

    Telaffuz

    /ˈwənz ˈnərəst ər ˈregyələrlē ˈfrēkwəntəd ˈpəblək ˈhous ər ˈbär/ /ˈwʌnz ˈnɪrəst ɜr ˈrɛɡjəlɜrliː ˈfriːkwəntɪd ˈpʌblɪk ˈhaʊs ɜr ˈbɑːr/