İngilizce - Türkçe
one who shows or exhibits teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- shower
- sağanak
Hava tahmini sağanaklar olacağını söylüyor.
-The weather forecast says there'll be showers.
Koşarken sağanak yağmura yakalandım.
-I was caught in a shower while I was jogging.
- shower
- duş
O her zaman duşta şarkı söyler.
-He always sings while having a shower.
Ben sadece duş alıyordum.
-I was just showering.
- shower
- Iight show
- shower
- {i} duş, duş yapma
- shower
- duş almak
Bir duş almak zorundayım.
-I have to take a shower.
Sabahları duş almak âdetimdir.
-I'm wont to take a shower in the morning.
- shower
- (Nükleer Bilimler) duş, sağnak
- shower
- {f} yağmuruna tutulmak
- shower
- {f} duş yap
Normalde yatmadan önce duş yaparım.
-I normally have a shower before bed.
Üç gün içinde duş yapmadım.
-I haven't taken a shower in three days.
- shower
- yağmak
- shower
- yağdırmak
- shower
- {i} kısa süreli yağmur
- shower
- (fiil) yağdırmak, yağmuruna tutmak, dökmek, yağmuruna tutulmak
- shower
- {i} hediye yağmuru
Onu pahalı hediye yağmuruna tuttu.
-He showered her with expensive gifts.
- shower
- {i} duş, duş yapma yeri
- shower
- {i} duş, duş yapmayı sağlayan aygıt
- shower
- {i} kısa süren yağmur
- shower
- {i} hafif yağmur
İlgili Terimler
İngilizce - İngilizce
one who shows or exhibits teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı
- shower
- One who shows
- shower
İlgili Terimler
one who shows or exhibits
Türkçe nasıl söylenir
hwʌn hu şōz ır îgzîbıtsTelaffuz
/ˈhwən ˈho͞o ˈsʜōz ər əgˈzəbəts/ /ˈhwʌn ˈhuː ˈʃoʊz ɜr ɪɡˈzɪbəts/
Resimler
Geçmiş
Favoriler