Tom bir kariyer danışmanıyla konuştu.
- Tom spoke to a career advisor.
Şirket onu bir danışman olarak işe aldı.
- The company engaged him as an advisor.
Her öğrencinin bir danışmanı var.
- Each student has an adviser.
Onun en önemli danışmanı Henry Kissinger'di.
- His most important adviser was Henry Kissinger.