one who objects to

listen to the pronunciation of one who objects to
İngilizce - Türkçe

one who objects to teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

opponent
muhalif

Kölelik muhaliflerinin çoğu oy vermedi. - Most opponents of slavery did not vote.

Acımasız hükümetler sık ​​sık siyasi muhaliflerini cezaevine sokarlar. - Tyrannical governments frequently put their political opponents in prison.

opponent
{i} rakip

O, rakiplerine göre cömerttir. - He is generous to his opponents.

Partide,onun politik rakiplerinden biri onu birçok misafirin önünde küçük düşürdü. - At the party, one of his political opponents humiliated him in the presence of many guests.

opponent
{s} karşıt

Karşıtlar genetik mühendisliği bitkilerin çapraz döllenme yapabileceğini ve diğer bitkilere zarar verebileceğini söylüyorlar. - Opponents say genetically engineered crops can cross-pollinate and damage other crops.

opponent
{s} karşı

Aday rakibi karşısında vahşi suçlamalar yaptı. - The candidate made wild accusations against his opponent.

Lincoln eski siyasi rakibini karşıladı. - Lincoln welcomed his old political opponent.

opponent
karşıki
opponent
(Dilbilim) karşıtdaş
opponent
(Dilbilim) karşıçıkan
opponent
{s} zıt
opponent
{i} düşman
one who objects
aleyhtar
opponent
(Askeri) MUHALİF, RAKİP
opponent
{i} karşı taraf
opponent
{i} aleyhtar
İngilizce - İngilizce
opponent
one who objects to

    Türkçe nasıl söylenir

    hwʌn hu ıbceks tı

    Telaffuz

    /ˈhwən ˈho͞o əbˈʤeks tə/ /ˈhwʌn ˈhuː əbˈʤɛks tə/