Dış görünüşte bir sümsük gibi görünüyor. Fakat özünde onu zorlu bir delege yapan sağlam bir iradesi var.
- He seems like a softy on the surface, but at the core he's got an iron will that makes him an extremely tough negotiator.
Federal arabulucular uzlaşmaya vardılar.
- Federal negotiators reached a compromise.
Personelde iyi bir arabulucumuz var.
- We have a good negotiator on the staff.