one of the three places that a runner can stand in safety

listen to the pronunciation of one of the three places that a runner can stand in safety
İngilizce - Türkçe

one of the three places that a runner can stand in safety teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

base
üs

Buraya yakın bir askeri üs var. - There is a military base near here.

Soğuk Savaş döneminde Küba ve Vietnam'da Sovyet deniz ve hava deniz üsleri vardı. - In the Cold War era, Soviet naval and air bases existed in Cuba and Vietnam.

base
(Kimya) Baz

Bodrum duvarında bazı çatlaklar var. - There are some cracks in the basement wall.

Biz bazen eylemlerine dayalı olarak diğerlerini yargılarız. - We sometimes judge others based on their actions.

base
{i} alt

Simyagerler kurşun gibi baz metalleri altına dönüştürmeye çalıştı. - Alchemists tried to turn base metals such as lead into gold.

Felsefe taşı baz metalleri altına dönüştürebilen efsanevi bir maddeydi. - The philosopher's stone was a legendary substance capable of turning base metals into gold.

base
{i} kök
base
(fiil) dayandırmak, kurmak, tesis etmek
base
süfli
base
değersiz
base
başlama sayısı
base
(İnşaat) süpürgelik
base
(Arkeoloji) sütun altlığı
base
{f} dayan

Bu hikaye gerçek olaylara dayanmaktadır. - This story is based on actual events.

Bu hikaye gerçeklere dayanmaktadır. - This story is based on facts.

base
düzlem

Geometri noktalar, çizgiler ve düzlemlere dayalıdır. - Geometry is based on points, lines and planes.

base
merkez

Şirketimizin merkezi Tokyo'dadır. - Our company's base is in Tokyo.

Corsairfly, Paris merkezli bir havayoludur. - Corsairfly is an airline based in Paris.

base
{s} alçak, adi, rezil
base
(Mühendislik) taban, kaide, temel
base
baseboard süpürgelik
base
{i} başlangıç sayısı
base
{i} depart
base
(Tıp) Esas, baz, temel
İngilizce - İngilizce
base
one of the three places that a runner can stand in safety

    Heceleme

    one of the three places that a run·ner Can stand in safe·ty

    Türkçe nasıl söylenir

    hwʌn ıv dhi thri pleysız dhıt ı rʌnır kın ständ în seyfti

    Telaffuz

    /ˈhwən əv ᴛʜē ˈᴛʜrē ˈplāsəz ᴛʜət ə ˈrənər kən ˈstand ən ˈsāftē/ /ˈhwʌn əv ðiː ˈθriː ˈpleɪsəz ðət ə ˈrʌnɜr kən ˈstænd ɪn ˈseɪftiː/