Tom ve Mary birbirine çok yakın.
- Tom and Mary are very close to each other.
İki erkek kardeş birbirine gülümsedi.
- The two brothers smiled at each other.
Birbirimizi anlamaya çalışarak yakınlaşırız fakat sadece birbirimizi incitiriz ve ağlarız.
- We get closer, trying to understand each other, but just hurt each other and cry.
Biz birbirimizi tanımıyoruz.
- We don't know each other.
Bu iki çizgi birbirini dik açıyla kesmektedir.
- These two lines cut across each other at right angles.
Birbirinizi tanıyor musunuz?
- Do you know each other?
Onlar birbirlerini aptal göstermeye çalıştılar.
- They tried to make each other look foolish.
Onlar asla birbirlerini tekrar görmeyeceklerdi.
- They were never to see each other again.
Biz birbirimizi tanımıyoruz.
- We don't know each other.
Biz ayrıldık, birbirimizi asla tekrar görmeyeceğiz.
- We parted, never to see each other again.