Yedek parçaları birer birer inceledi.
- He examined the spare parts one after another.
O arka arkaya giyim eşyaları aldı.
- She bought articles of clothing one after another.
Hisse senetleri beş ardışık gün geriledi.
- Stock prices declined for five consecutive days.
On gün peşpeşe yağmur yağdı.
- It snowed for ten consecutive days.
Sami'nin akıl hastalığı onun cezasını hafifletmedi. Art arda iki ömür boyu hapis cezası aldı.
- Sami's mental illness didn't alleviate his punishment. He got two consecutive life sentences.
Leyla art arda iki ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.
- Layla was sentenced to two consecutive life sentences.
Mahkeme peş peşe on gün sürdü.
- The trial lasted for ten consecutive days.
Arkadaş birbirlerine yardımcı olmalıdır.
- Friends should help one another.
Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.
- All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.
Alan Tate ve ben bir süre birbirimize baktık.
- Alan Tate and I looked at one another for a while.
Birbirimizi anlamaya çalışalım.
- Let's try to understand one another.
İnsanlar birbirlerini sevmeliler.
- People must love one another.
İki insan birbirlerini mükemmel şekilde anlıyorlardı, ve birbirlerinin güçlü niteliklerine karşılıklı saygıları vardı.
- The two men understood one another perfectly, and had a mutual respect for each other's strong qualities.
Newton'un yer çekimi kanunu organların birbirini çekme tarzıyla ilgili birçok bilimsel deney ve gözlemlere dayalı matematiksel bir anlatımdır.
- Newton's law of gravity is a mathematical description of the way bodies are observed to attract one another, based on many scientific experiments and observations.
İnsanların birbirini sevdiği bir dünyada yaşamak istiyorum.
- I want to live in a world where people love one another.
Üç genç birbirine baktı.
- The three boys looked at one another.
Dünyada yaşayan her şey birbirine bağlıdır.
- All living things on earth depend one another.
Rainy days seemed to follow one another all summer.