one's relative state or experience; way, manner

listen to the pronunciation of one's relative state or experience; way, manner
İngilizce - Türkçe

one's relative state or experience; way, manner teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

degree
{i} derece

Şimdi sıcaklık sıfırın altında on derece. - It is ten degrees below zero now.

Termometre 15 derecede durdu. - The thermometer stood at 15 degrees.

degree
{i} rütbe

Onun büyük babası yüksek rütbeli bir askerdi. - His grandfather was a soldier of high degree.

degree
{i} aşama
degree
{i} diploma

Diplomanı nerede aldın? - Where did you get your degree?

Mary diplomasını haziranda alacak. - Mary will get her degree in June.

degree
{i} ünvan
degree
{i} lisans

Ben bir lisans derecesi aldım. - I earned a bachelor's degree.

Matematikte yüksek lisans derecem var. - I have a master's degree in mathematics.

degree
sıcaklıkölçer
degree
düzey
degree
kademe
degree
öğrenim derecesi
degree
derece derece
degree
by degrees yavaş yavaş
degree
(isim) derece, lisans, diploma, ünvan, rütbe, karşılaştırmalı üstünlük derecesi [dilb.]; aşama, evre; sıralı notalar
degree
{i} evre
degree
{i} fiz., (Geometri) derece
degree
üstünlük dere
degree
degree of latitudeparalel derecesi degree of longitude meridyen derecesi
degree
comparative degree mukayese derecesi
degree
{i} karşılaştırmalı üstünlük derecesi [dilb.]
degree
{i} derece, basamak, aşama, rütbe, mertebe
İngilizce - İngilizce
degree

If they but knew it, almost all men in their degree, some time or other, cherish very nearly the same feelings towards the ocean with me.

one's relative state or experience; way, manner