İngilizler becerikli bir millettirler.
- The English are a practical people.
Almanlar tutumlu bir millettir.
- Germans are a frugal people.
Yahudiler Tanrı tarafından seçilmiş bir ulustur.
- Jews are a people chosen by God.
Bir ankete göre, insanların beşte üçü uluslararası konulara ilgisiz.
- According to a survey, three in five people today are indifferent to foreign affairs.
Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
- After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
ÇHS'ye göre, 18 yaşından küçük tüm insanlar çocuk olarak kabul edilir.
- According to the CRC, all people under 18 are considered to be children.
Dünyada bazı insanlar, açlıktan çeker.
- Some people in the world suffer from hunger.
Dünyanın her yerinde çok sayıda insanlar barış istiyorlar.
- A lot of people want peace all over the world.
Sözcünün etrafında büyük bir kalabalık toplandı.
- A crowd of people gathered around the speaker.
Caddede bir kalabalık var.
- There is a crowd of people on the street.
Onun romanları genç kişiler arasında ünlüdür.
- His novels are popular among young people.
Tom piyanosunu taşımak için ona yardım edecek bazı kişiler arıyordu.
- Tom was looking for some people to help him move his piano.
Yanan arabalar, ölen insanlar vardı ve kimse onlara yardımcı olamadı.
- There were cars burning, people dying, and nobody could help them.
Hiç kimse tam olarak kaç kişinin kendilerini hippi kabul ettiklerini bilmez.
- No one knows exactly how many people considered themselves hippies.
Konserde çok fazla kişi vardı.
- There were too many people at the concert.
Sadece birkaç kişi beni anladı.
- Only a few people understood me.
Can I have one of my people get back to your people, Mr. President? She tried to slam the phone back into the base and failed.