once in a blue moon: see moon

listen to the pronunciation of once in a blue moon: see moon
İngilizce - Türkçe
kırk yılda bir bakın: moon
once
bir kere

Bir kerede iki yerde olamazsın. - You can't be at two places at once.

Bir kerede iki yerde olamazsın. - You can't be two places at once.

once
birdenbire

Her şey birdenbire oldu. - Everything happened all at once.

Birdenbire, tiz bir çığlık duydum. - All at once, I heard a shrill cry.

once
bir defa

En azından ayda bir defa anne babana yazmayı unutmamalısın. - You must not forget to write to your parents at least once a month.

Kimse bir defada iki şeyi yapamaz. - Nobody can do two things at once.

once
onceki
once
bir zamanların
once
var olan
once
bir sefere mahsus
once
bir zamanlar

Bütün bu dünyevi bilgelik bir zamanlar herhangi bir bilge adamın sevimsiz sapıklığıydı. - All this worldly wisdom was once the unamiable heresy of some wise man.

Bir zamanlar bir öğrenci iken onunla tanıştım. - I met him once when I was a student.

once
-diği zaman
once
herhangi bir zamanda
once
bir zamanlar, eskiden. bağ
once
(isim) bir kere
once
baglaç
once
bir vakitler
once
conj. hemen
once
eskiden

Sana eskiden hiç söz etmedim. - I never mentioned you once.

once
olur olmaz

Çocukların olur olmaz anlayacaksın. - You'll understand once you have kids.

Emekli olur olmaz insanlar seni nadiren görmeye gelirler. - People rarely come to see you once you are retired.

once
bir kez, bir defa
once
bir -se ..., bir -di mi ...: Once he's started you can't get him to stop. Bir
İngilizce - İngilizce
once