Tom certainly didn't approve of the way Mary was behaving.
- Tom Mary'nin davranış biçimini kesinlikle onaylamadı.
Father will never approve of my marriage.
- Babam, evliliğimi asla onaylamayacak.
They don't seem to approve of the plan.
- Planı onaylayacak gibi görünmüyorlar.
My mother finally approved of our plan.
- Annem sonunda planımızı onayladı.
I can neither confirm nor deny this.
- Ben bunu ne onaylayabilirim ne de inkar edebilirim.
I will confirm my plane reservation.
- Uçak rezervasyonumu onaylayacağım.
Please endorse this check.
- Lütfen bu çeki onayla.
He said the treaty must be approved as written.
- O, antlaşma yazılı olarak onaylanmalı dedi.
Spain approved the treaty.
- İspanya antlaşmayı onayladı.
Validating an angry client's feelings is an effective way of defusing the situation.
- Kızgın bir müşterinin duygularını onaylama durumun yatıştırılmasında etkili bir yoldur.
Tom's doubts have been confirmed.
- Tom'un şüpheleri onaylandı.
The spokesman confirmed that the report was true.
- Sözcü raporun doğru olduğunu onayladı.
Tom seems to be unwilling to acknowledge that Mary is a better swimmer than he is.
- Tom Mary'nin ondan daha iyi bir yüzücü olduğunu onaylamak için isteksiz görünüyor.
Tom corroborated Mary's story.
- Tom Mary'nin hikayesini onayladı.