Tom doesn't approve of the way Mary's been behaving.
- Tom Mary'nin davranış şeklini onaylamıyor.
They don't seem to approve of the plan.
- Planı onaylayacak gibi görünmüyorlar.
Spain approved the treaty.
- İspanya antlaşmayı onayladı.
Both houses of Congress approved Jefferson's proposal.
- Kongre'nin her iki meclisi Jefferson'un teklifini onayladı.
I will confirm my plane reservation.
- Uçak rezervasyonumu onaylayacağım.
I can neither confirm nor deny this.
- Ben bunu ne onaylayabilirim ne de inkar edebilirim.
Please endorse this check.
- Lütfen bu çeki onayla.
Spain approved the treaty.
- İspanya antlaşmayı onayladı.
My mother finally approved of our plan.
- Annem sonunda planımızı onayladı.
Validating an angry client's feelings is an effective way of defusing the situation.
- Kızgın bir müşterinin duygularını onaylama durumun yatıştırılmasında etkili bir yoldur.
The spokesman confirmed that the report was true.
- Sözcü raporun doğru olduğunu onayladı.
Tom's doubts have been confirmed.
- Tom'un şüpheleri onaylandı.
Tom seems to be unwilling to acknowledge that Mary is a better swimmer than he is.
- Tom Mary'nin ondan daha iyi bir yüzücü olduğunu onaylamak için isteksiz görünüyor.
Tom corroborated Mary's story.
- Tom Mary'nin hikayesini onayladı.