Kayakları arabanın üstüne koydu.
- He put the skis on top of the car.
Bir ev, çimentodan yapılmış sağlam bir temel üstüne inşa edilmiştir.
- A house is built on top of a solid foundation of cement.
Deprem vurduğunda masanın üstündeki her şey tıkırdamaya başladı.
- Everything on top of the table started rattling when the earthquake hit.
Kedi masanın üstünde oturuyor.
- The cat is sitting on top of the table.
Ne zaman bir dağın tepesinde olsam kendimi minnettar hissediyorum.
- Whenever I'm on top of a mountain, I feel grateful.
Dağın tepesindeki hava çok inceydi.
- The air on top of the mountain was very thin.
Biz her zaman altta değil ve üstte olabilir miyiz?
- May we always be on top and not at the bottom.
Kayakları arabanın üstüne koydu.
- He put the skis on top of the car.
Tom cüzdanını konsolun üstüne koydu.
- Tom put his wallet on top of the dresser.
I have sorted out the problems and am now on top of the situation.
. . and on top of all that, I got a puncture!.
At the end of the season, Manchester United came out on top.
... costs, plus profit on top of that, and if you are going to save any money through what ...
... on top of mobiles are a consequence of enabling ...