Onlar tartışmıyorlar fakat daha ziyade bir oyunu prova ediyorlar.
- They're not quarreling, but rather rehearsing a play.
Bir öğretmenden daha ziyade bir yazarım.
- I am a writer rather than a teacher.
Güneşli havaya rağmen, hava oldukça serindi.
- In spite of the sunny weather, the air was rather chilly.
Japonca bilgim oldukça zayıftır.
- My knowledge of Japanese is rather poor.
Bu bana gülmeni istemediğim için değil aksine sana gülmek istediğim içindir.
- It is not because I do not want you to laugh at me, rather it is because I would like to laugh at you.
O benim oğlum değil, aksine, ben onun babasıyım.
- He's not my son, rather, I'm his father.
Eğer ikinci dilinden anadiline çeviri yaparsan, bu durumun tersine tercihen, hata yapma olasılığın daha az olur.
- If you translate from your second language into your own native language, rather than the other way around, you're less likely to make mistakes.
Eğer ikinci dilinden anadiline çeviri yaparsan, bu durumun tersine tercihen, hata yapma olasılığın daha az olur.
- If you translate from your second language into your own native language, rather than the other way around, you're less likely to make mistakes.