Sebep olmadan asla kızgın olmam.
- I'm never angry without reason.
Televizyon olmadan yaşayamam.
- I can't live without a TV.
Mütevazilik olmaksızın cesaret tehlikeli bir oyundur.
- Without humility, courage is a dangerous game.
O, siyahların şiddet olmaksızın eşit haklar için mücadelelerini kazanabileceklerine inanıyordu.
- He believed that blacks could win their fight for equal rights without violence.
O olmadan bunu yapamam.
- I can't do this without him.
O olmadan bunu yapamayız.
- We can't do this without her.
Neye ihtiyacınız olduğunu söylerseniz ve ben onsuz nasıl idare edeceğinizi söylerim.
- Tell me what you need and I'll tell you how to get along without it.
Bir pasaport, yabancı bir ülkeye giderken, onsuz gidemeyeceğin bir şeydir.
- A passport is something you cannot do without when you go to a foreign country.
Sizin yardımınız olmadan onu yapamazdım.
- I couldn't have done that without your help.
Tom sizin izniniz olmadan gitmedi.
- Tom wouldn't leave without your permission.
Dışarıda hava çok soğuk, ceketsiz üşüteceksin.
- It is very cold outside. You'll catch a cold without a coat.