It was already twelve when he reached home.
- Eve ulaştığında saat zaten on ikiydi.
The students' lunch period is from twelve to one.
- Öğrencilerin öğlen yemeği zamanı saat on ikiden saat bire kadardır.
There are twelve months in a year.
Fractions would be a little easier if we counted by twelves.
I haven't done that since I was twelve.
- Bunu oniki yaşımdan beri yapmamıştım.
Our plane took off at exactly twelve o'clock.
- Uçağımız tam onikide hareket etti.