Ortak çıkarları için birlikte çalışmaktaydılar.
- They had been working together for common interests.
Onlar yeni binada çalışmaktalar.
- They have been working on the new building.
Makineleri çalıştırmaya devam etmeliyiz.
- We have to keep the machines working.
Paranın bir hükmü kalmadığında sistemin tüm işleyişi durur.
- When money ceases to have value, the entire system stops working.
Eğer gerçekten bir işe ihtiyacın varsa, niçin Tom için çalışmayı düşünmüyorsun?
- If you really need a job, why don't you consider working for Tom?
Sen her ne zaman hazır olursan, ben işe başlamaya hazırım.
- I'm ready to start working whenever you are.
İş başında yemek yememelisin.
- You're not supposed to eat on the job.
Tom iş başında içki içerken bulundu.
- Tom was found out drinking on the job.
Ben Manny tarafından yönetilen, veri transferi üzerine çalışan çalışma grubu, 14 Ocak 1999'da bir toplantı yapacak.
- The working group on data transfer, led by Ben Manny, will hold a meeting on Jan 14, 1999.
Çalışan erkekler sert elma şırası içtiler.
- Working men drank hard apple cider.
İşletme mastırımı bitirme üzerinde çalışıyorum.
- I'm working on finishing my MBA.
Şunu halletmek üzerine çalışıyoruz.
- We're working on getting that done.
Yeterli zamanım olduğundan emin olmak için deli gibi çalışıyorum.
- I'm working like crazy to make sure I have enough time.
... deficit, we can not only encourage job growth through small businesses, but we're also able ...
... The New York Times does a very good job. ...