Some people argue that technology has negative effects.
- Bazı insanlara göre teknolojinin olumsuz etkileri var.
I think that globalization has negative effects as well as positive.
- Bence küreselleşmenin olumlu olduğu kadar olumsuz etkileri de var.
He makes an unfavorable impression.
- O, olumsuz bir izlenim bırakıyor.
The Boston Globe gave the film an unfavorable review.
- Boston Globe filme olumsuz eleştiri verdi.
The decision was unfavourable to us.
- Karar bizim için olumsuzdu.
Küreselleşmenin pozitif olduğu kadar negatif etkilerinin de olduğunu düşünüyorum.
- Küreselleşmenin olumlu olduğu kadar olumsuz etkilerinin de olduğunu düşünüyorum.
Bence küreselleşmenin pozitif olduğu kadar negatif etkileri de var.
- Küreselleşmenin olumlu olduğu kadar olumsuz etkilerinin de olduğunu düşünüyorum.