olmayan teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- non
This golf course is not open to non-members.
- Bu golf sahası üye olmayanlara açık değildir.
Cucumbers, spinach, broccoli and onions are considered non-starchy vegetables.
- Salatalıklar, ıspanak, brokoli ve soğanlar nişastalı olmayan sebzeler olarak kabul edilirler.
- un
- non-
Cucumbers, spinach, broccoli and onions are considered non-starchy vegetables.
- Salatalıklar, ıspanak, brokoli ve soğanlar nişastalı olmayan sebzeler olarak kabul edilirler.
Tom doesn't read many non-fiction books.
- Tom çok sayıda kurgusal olmayan kitap okumaz.
- void
- cloudy
- missing
This drama is missing something. All it is is a simple cautionary tale with no real depth.
- Bu dramada bir şey eksik.O gerçek derinliği olmayan basit ikaz edici bir masal.
- olası olmayan
- improbable
That's an improbable coincidence.
- O olası olmayan bir tesadüf.
- ilginç olmayan
- uninteresting
- kritik olmayan
- uncritical
- maddi olmayan
- immaterial
- uygun olmayan
- improper
Something improper was going on.
- Uygun olmayan bir şey devam ediyordu.
- uygun olmayan
- inappropriate
Tom often says stupid things at inappropriate times.
- Tom çoğunlukla uygun olmayan zamanlarda aptalca şeyler söylüyor.
If your orchid has yellowish leaves, it means that it was placed in inappropriate location.
- Eğer orkidenin sarımsı yaprakları varsa, bu onun uygun olmayan bir yere koyulduğu anlamına gelir.
- düz olmayan
- uneven
- olgun olmayan
- immature
- olası olmayan
- unlikely
- olası olmayan
- unapt
- olumlu olmayan
- nonconstructive
- hoş olmayan
- unpleasant
I got an unpleasant news.
- Hoş olmayan bir haber aldım.
To compensate for his unpleasant experiences in the hospital, Tom drank a little more than was good for him.
- Hastanedeki hoş olmayan deneyimlerini telafi etmek için Tom içmesi gerekenden biraz daha fazla içti.
- pek mümkün olmayan
- unlikely
- ol
- be
- anlama katkısı olmayan
- redundant
- derin olmayan
- shallow
- kendini ezdiren ve şikâyetçi olmayan kimse
- doormat
- ol
- became
- resmi olmayan
- informal
It was an informal meeting.
- Resmi olmayan bir toplantıydı.
Informal diction is always full of mystery and surrealism.
- Resmi olmayan diksiyon her zaman gizem ve gerçeküstücülükle doludur.
- ol
- are
- ergin olmayan kimse
- minor
- kilise üyelerinin resmi olmayan toplantısı
- sociable
- ol
- is
- ol
- was
- maddi olmayan duran varlıklar
- (Denizcilik) Intangible Fixed Assets
- tekin olmayan
- spooky
- alışık olmayan
- unfamiliar
- denize alışkın olmayan
- freshwater
- dinsel olmayan
- secular
- dokuma olmayan
- (Tekstil) non woven
- farkında olmayan
- unwitting
- farkında olmayan
- unaware
- gerçek olmayan
- virtual
- haberi olmayan
- unaware
- ihtimali olmayan
- unlikely
- kendine güveni olmayan
- diffident
- kesin olmayan
- indefinite
- kesin olmayan
- provisional
- meslekten olmayan
- layperson
- ol
- were
- resmi olmayan
- unauthorized
- resmi olmayan
- unofficial
- sabit olmayan
- unsteady
- saf olmayan
- impure
- sonu olmayan
- endless
- sorumlu olmayan
- irresponsible
- tanıdık olmayan
- unfamiliar
- tatmin edici olmayan
- unsatisfactory
It's not ideal, but it's the least unsatisfactory solution.
- Bu ideal değil, fakat en az tatmin edici olmayan çözüm.
- tekin olmayan
- haunted
- uygun olmayan
- unfit
Layla was considered an unfit mother.
- Leyla uygun olmayan bir anne olarak kabul edildi.
- uygun olmayan
- unsuited
- yaratıcı olmayan
- unimaginative
- yazınsal değeri olmayan şiir
- doggerel
- yeterli olmayan
- (Tıp) insufficient
- adet olmayan
- not quite the thing
- adil olmayan
- unfair
- aktif olmayan
- (Kanun) dormant
- aktif olmayan
- (Ticaret) inactive
- askeri olmayan
- nonmilitary
- beklenen düzeyde olmayan
- poor
- belli olmayan
- indefinable
- belli olmayan
- undefined
- belli olmayan
- (Ticaret) uncertain
- benzer olmayan
- dissimilar
- bilimsel olmayan
- nonscientific
- birbirine bağlı olmayan
- unconnected
- bol olmayan
- spare
- borsa kaydında olmayan
- (Ticaret) unquoted
- ciddi olmayan
- frivolous
- derin olmayan
- superficial
- derin olmayan
- shallower
- devri kabil olmayan
- (Kanun) non-negotiable
- din adamı olmayan kimse
- laity
- dindar olmayan
- nonreligious
- dini olmayan
- temporal
- dokuma olmayan
- nonwoven
- dürüst olmayan
- devious
- dürüst olmayan
- dishonorable
- dürüst olmayan
- unsavory
- dürüst olmayan kişi
- a bad egg
- düzgün olmayan
- uneven
- düzgün olmayan
- unlevel
- ehil olmayan
- (Tıp) incompetent
- ekonomik olmayan
- non-economic
- ergin olmayan çocuk
- minor
- eril/dişil olmayan
- neuter
- esnek olmayan
- inflexible
- etik olmayan
- unethical
- etkin olmayan
- nonoperating
- etkin olmayan
- (Kimya) ineffective
- etkin olmayan
- idle
- etkin olmayan
- dormant
- etkisi olmayan
- ineffective
- etkisi olmayan
- ineffectual
- etkisi olmayan
- inefficacious
- fonksiyonel olmayan
- nonfunctional
- gebe olmayan
- nonpregnant
- geleneksel olmayan
- unconventional
- geleneksel olmayan
- nontraditional
- gereken yetenekte olmayan
- incompetent
- geçerli olmayan
- null and void
- girgin olmayan
- unsocial
- girgin olmayan
- unsociable
- homojen olmayan
- inhomogeneous
- homojen olmayan
- nonuniform
- iletken olmayan
- non-conductor
- insan olmayan
- nonhuman
- istenilen düzeyde olmayan
- unsatisfactory
- itfası mümkün olmayan
- (Ticaret) irredeemable
- keskin olmayan
- blunt
- kim olduğu belli olmayan
- shadowy figure
- kişisel olmayan
- impersonal
- klinik olmayan
- nonclinical
- kritik olmayan
- noncritical
- kronik olmayan
- acute
- kurnaz olmayan (kimse)
- simpleminded
- likit olmayan
- (Ticaret) illiquid
- lineer olmayan
- (Telekom) non linear
- lineer olmayan
- (Matematik) non-linear
- maddi olmayan
- nonmaterial
- maddi olmayan
- non-material
- maddi olmayan aktifler
- (Askeri) intangible assets
- maddi olmayan duran varlık
- (Ticaret) intangible asset
- maddi olmayan haklar
- (Askeri) intangible assets
- maddi olmayan mallar
- (Ticaret) intagible goods
- makul olmayan
- unconscionable
- meskun olmayan
- unsettled
- meslekten olmayan
- laymen
- meslekten olmayan kimse
- laymen
- metal olmayan
- (İnşaat) nonmetal
- mevcut olmayan
- (Kanun) non-existent
- moda olmayan
- unfashionable
- muhtemel olmayan
- (Ticaret) improbable
- mukim olmayan
- (Kanun) non-resident
- musevi olmayan
- non-jewish
- mümkün olmayan
- not possible
- mümkün olmayan
- infeasible
- mümkün olmayan
- impossible
- nazik olmayan
- indelicate
- nedensel olmayan
- anticipatory
- nihai olmayan
- provisional
- nominal değeri olmayan
- no-par
- nominal değeri olmayan
- (Ticaret) no-par value
- normal olmayan
- aberrant
- normal olmayan
- special
- ol
- for
- parlak olmayan
- dim
- pek bilgisi olmayan
- ignorant
- pek dikkatli olmayan
- casual
- pek uzak olmayan olay
- in the offing
- periyodik olmayan
- aperiodic
- polar olmayan bağ
- (Tıp) non polar bond
- pratik olmayan
- unworkable
- prensip sahibi olmayan
- unscrupulous
- profesyonel olmayan
- nonprofessional
- rahat olmayan
- uncomfortable
- rahip olmayan kimse
- laymen
- rastgele olmayan
- deterministic
- rutin olmayan
- nonroutine
- sendikaya üye olmayan kimse
- (Ticaret) outsider
- simetrik olmayan
- (Askeri,Bilgisayar) antisymmetric
- simetrik olmayan
- asymmetric
- simetrik olmayan
- lopsided
- sofistike olmayan
- unsophisticated
- sonu olmayan
- immense
- sonu olmayan şey
- blind-alley
- sonucu belli olmayan
- touch-and-go
- standard olmayan
- non standard
- standart olmayan
- untrue
- steroid yapıda olmayan
- (Tıp) nonsteroidal
- subay olmayan askeri personel
- (Askeri) ranks
- sıkı olmayan
- loose
- sıvı olmayan
- solid
- tabii olmayan
- labored
- teknik olmayan
- (Ticaret) non-technical
- teknik olmayan
- nontechnical
- teli olmayan
- wireless
- tepkisel olmayan
- nonreactive
- tipik olmayan
- aberrant
- titiz olmayan
- imprecise
- toksik olmayan
- (Tıp) non toxic
- usta işi olmayan
- inexpert
- yahudi olmayan
- non-jewish
- yalan olmayan
- straight
- yerel olmayan
- nonlocal
- yerinde olmayan
- untimely
- yerinde olmayan
- uncalled-for
- yeterli seviyede olmayan
- unequal
- zeki olmayan
- unwise
- zorunlu olmayan
- dispensable
- ol
- come about
- ol
- grew into
- ol
- been of
- ol
- be of
- ol
- been
- ol
- become
- ol
- to be
- ol
- {f} happening
- ol
- am
- ol
- being
- ol
- happen
- ol
- grow into
- ol
- {f} becoming
- atomik olmayan
- conventional
- Ateş olmayan yerden duman çıkmaz
- (Atasözü) Where there's smoke, there's fire
- Bütünselliği olmayan girdi
- even within
- akli dengesi olmayan
- lack of mental balance
- akli dengesi olmayan
- crazy
- ayrımcı olmayan gümrük tarifesi
- (Ticaret) non-discriminatory customs tariff
- elde olmayan nedenlerden dolayı
- Due to reasons beyond control
- engeli olmayan, maniasız
- without barriers, mâniasız
- etkin olmayan
- non dominant
- evi olmayan
- home without
- görevini yapacak yeterli gücü olmayan
- sufficient power to act without