Tom seems unconvinced.
- Tom ikna olmamış görünüyor.
Ray was willing to corroborate Gary's story, but the police were still unconvinced that either of them were telling the truth.
- Ray, Gary'nin hikayesini desteklemek istiyordu fakat polisler onların ikisininde gerçeği söylediklerine ikna olmamışlardı.
Tom looks unsatisfied.
- Tom tatmin olmamış görünüyor.
Tom was unsatisfied with the results.
- Tom sonuçlardan tatmin olmamıştı.