Sami had emotional maturity issues.
- Sami'nin duygusal olgunluk sorunları vardı.
Willingness to take responsibility is a sign of maturity.
- Sorumluluk alma isteği bir olgunluk işaretidir.
His niece is attractive and mature for her age.
- Onun kız yeğeni çekici ve yaşına göre olgundur.
Peter was fed up with childish girls and wanted to meet a really mature woman.
- Peter, çocuksu kızlardan bıktı ve gerçekten olgun bir kadınla tanışmak istedi.
He lived to a ripe old age.
- Olgun bir yaşa kadar yaşadı.
The apple is not quite ripe yet.
- Elma henüz oldukça olgun değildir.
I thought we could discuss this like mature adults.
- Bunu olgun yetişkinler gibi tartışabileceğimizi düşündüm.
Strawberries are now in season.
- Çilekler şimdi olgundur.
Your brother's awfully grown-up for his age.
- Kardeşin yaşına göre çok olgun.
You've obviously matured.
- Sen açıkça olgunlaştın.
Tom's matured a fair bit in the last few years.
- Tom son birkaç yıl içinde biraz olgunlaştı.
Like good wine, women mellow when they age.
- İyi şarap gibi, kadınlar yaşlandıklarında olgunlaşırlar.
Most women mellow as they age.
- Çoğu kadın, yaşlandıkça olgunlaşır.
Your brother's awfully grown-up for his age.
- Kardeşin yaşına göre çok olgun.
Our children are grown.
- Bizim çocuklarımız olgun.