He speaks English fairly well.
- O, İngilizceyi oldukça iyi konuşur.
Tom speaks French fairly well, doesn't he?
- Tom Fransızcayı oldukça iyi konuşur değil mi?
Tom is pretty good at playing piano by ear.
- Tom notasız piano çalmada oldukça iyidir.
Tom thought the food Mary had prepared tasted pretty good.
- Tom Mary'nin hazırladığı yemeğin oldukça iyi olduğunu düşündü.
They're actually quite decent people.
- Aslında oldukça iyi insanlardır.
Tom is a fairly decent golfer.
- Tom oldukça iyi bir golfçüdür.
Tom can speak French pretty well.
- Tom Fransızcayı oldukça iyi konuşabilir.
He can read pretty well.
- O, oldukça iyi okuyabilir.