I wish I could still swim as well as I used to.
- Keşke hala eskiden olduğu gibi yüzebilsem.
As is often the case, Mike was late for the meeting this afternoon.
- Sık sık olduğu gibi, Mike, bu öğleden sonra toplantı için geç kaldı.
As is often the case with teenagers, she's conceited.
- Gençlerde sık sık olduğu gibi, o kendini beğenmiş.
I wish I could still swim as well as I used to.
- Keşke hala eskiden olduğu gibi yüzebilsem.
Needless to say, Judy came late as usual.
- Hiç söylemeye gerek yok, her zaman olduğu gibi Judy geç geldi.
Tom and Mary were wasting time, as usual.
- Tom ve Mary her zaman olduğu gibi boşa zaman harcıyordu.