olay yeri

listen to the pronunciation of olay yeri
Türkçe - İngilizce
{i} scene

She described the scene in detail. - Olay yerini detaylı olarak tanımladı.

What surprised me most about that accident is how fast the lawyers arrived on the scene. - Kaza hakkında beni en çok şaşırtan şey avukatların olay yerine ne kadar çabuk varmalarıydı.

spot

The police arrested the burglar on the spot. - Polisler hırsızı olay yerinde tutukladı.

The murderer was arrested on the spot. - Katil olay yerinde tutuklandı.

(Latin) locus in quo
locale
scene of crime
scene of accident
setting
theater
locality
crime scene

Police cordoned off the crime scene. - Polis olay yerini kordon altına aldı.

The police planted evidence at the crime scene. - Polis olay yerinde kanıt gizledi.

theatre
{i} venue
olay yeri incelemesi ve araştırması
(Hukuk) visit and search the scene of the crime
olay yeri