Her debut was the biggest social event of the season.
- Onun sahneye ilk çıkışı mevsimin en büyük sosyal olayı idi.
The event affected his future.
- Olay onun geleceğini etkiledi.
The incident took place at midnight.
- Olay gece yarısı gerçekleşti.
The 1990's saw various incidents.
- 1990'lar çeşitli olayları gördü.
I'm going to investigate this case.
- Bu olayı araştıracağım.
He had nothing to do with the case.
- Onun olayla bir ilgisi yoktu.
Given the circumstances, it was inevitable that such an incident should take place.
- Şartlar göz önüne alındığında, böyle bir olayın gerçekleşmesi kaçınılmazdı.
Wait until all the facts in the case are known.
- Olay hakkındaki tüm gerçekler bilinene kadar bekleyin.
That is an actual fact.
- Bu gerçek bir olaydır.
I couldn't have predicted this happening.
- Ben bu olayı tahmin edemezdim.
This is an actual happening.
- Bu gerçek bir olaydır.
This is Mary's first experience of a death in the family.
- Bu, Mary'nin ailedeki ilk ölüm olayıdır.
This experience has changed me.
- Bu olay beni değiştirdi.
If Tom would learn to be a little more positive about things, people would probably like him a bit more.
- Tom olaylar hakkında biraz daha olumlu olmayı öğrense, büyük olasılıkla insanlar ondan biraz daha hoşlanır.
We see things differently, according to whether we are rich or poor.
- Biz zengin ya da fakir olup olmadığımıza göre, olayları farklı görürüz.
The people crowded round the injured man, but they made way for the doctor when he reached the scene of the accident.
- İnsanlar yaralı adamın etrafına toplandılar fakat doktor olay yerine yaklaştığında ona yol verdiler.
The scene of the car accident was a horrifying sight.
- Araba kazası olay yeri korkunç bir manzaraydı.
It was an embarrassing episode.
- Utanç verici bir olaydı.
A crowd gathered at the scene.
- Bir kalabalık olay yerinde toplandı.
She described the scene in detail.
- Olay yerini detaylı olarak tanımladı.
That is the common occurrence in Japan.
- O, Japonya'da yaygın olaydır.
Needless to say, theft was a rare occurrence.
- Söylemeye gerek yok, hırsızlık nadir bir olaydı.
They are going to investigate the affair.
- Onlar olayı araştıracak.
He expressed regret over the affair.
- Olaydan duyduğu üzüntüyü ifade etti.
The scientist explained the strange phenomena in the light of recent scientific knowledge.
- Bilimci son bilimsel bilgiler ışığında garip olayları açıkladı.
Mathematics is the foundation of all exact knowledge of natural phenomena.
- Matematik doğal olaylar hakkındaki bütün bilginin temelidir.
What's the big occasion today?
- Bugünkü büyük olay nedir?
In Sweden it is more common for a child to have three first names than one, but here, at home, this is a more unusual phenomenon.
- İsveç'te bir yerine üç isme sahip olmak bir çocuk için daha yaygındır, fakat burada, evde, daha sıra dışı bir doğal olaydır.
A rainbow is a natural phenomenon.
- Bir gök kuşağı doğal bir olaydır.
She described the scene in detail.
- Olay yerini detaylı olarak tanımladı.
A crowd gathered at the scene.
- Bir kalabalık olay yerinde toplandı.
The police arrested the burglar on the spot.
- Polisler hırsızı olay yerinde tutukladı.
The police suspended Tom's licence on the spot.
- Polis olay yerinde Tom'un lisansını askıya aldı.
Try to see things as they really are.
- Olayları gerçekten oldukları gibi görmeye çalış.
If Tom would learn to be a little more positive about things, people would probably like him a bit more.
- Tom olaylar hakkında biraz daha olumlu olmayı öğrense, büyük olasılıkla insanlar ondan biraz daha hoşlanır.
This was the highlight of my day.
- Bu, günümün önemli olayıydı.
Police cordoned off the crime scene.
- Polis olay yerini kordon altına aldı.
Police questioned many persons who worked near the crime scene.
- Polis olay yerine yakın çalışan birçok kişiyi sorguladı.
Recently there have been a lot of nasty incidents with fraud.
- Son zamanlarda bir çok hileli iğrenç olaylar vardı.
The increase in incidents of terrorism is really unnerving.
- Terör olaylarındaki artış gerçekten de sinir bozucu.
What were yesterday's chief events?
- Dünün önemli olayları neydi?
Tom loves sports events.
- Tom spor olaylarını sever.
In Sweden it is more common for a child to have three first names than one, but here, at home, this is a more unusual phenomenon.
- İsveç'te bir yerine üç isme sahip olmak bir çocuk için daha yaygındır, fakat burada, evde, daha sıra dışı bir doğal olaydır.
Many Eastern religions teach that there is a unity behind the diversity of phenomena.
- Birçok Doğu dinleri olayların çeşitliliği arkasında bir birlik olduğunu öğretir.
Tom believes in paranormal phenomena.
- Tom normal ötesi olaylara inanıyor.