Mary is an extraordinary woman.
- Meri olağandışı bir kadın.
Mary got extraordinary grades.
- Mary olağandışı notlar aldı.
It's unusual for Tom to be late.
- Tom'un geç kalması olağandışıdır.
Tom had some very unusual experiences.
- Tom'un bazı çok olağandışı deneyimleri vardı.
He was described as an unusually passionless person.
- O, olağandışı olarak tutkun olmayan bir kişi olarak tanımlandı.