okul teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- school
Please follow the school rules.
- Lütfen okul kurallarına uyun.
She likes her school a lot.
- O okulunu çok seviyor.
- ecole
- college
I had to drop out of college and get a job.
- Okuldan ayrılıp bir iş bulmak zorunda kaldım.
Unfortunately, I had to drop out of college because I couldn't afford the tuition.
- Maalesef okul ücretini göze alamadığım için üniversiteyi bırakmak zorunda kaldım.
- school mektep
- school (of thought), école
- academy
- shop
Most shops near the school are closed on Saturdays now.
- Okulun yakınındaki birçok dükkan şimdi cumartesi günleri kapalı.
There used to be a coffee shop near the school.
- Okula yakın bir kahvehane vardı.
- almamater
- okul müdürü
- headmaster
The headmaster will present the winners their prize.
- Okul müdürü kazananlara ödüllerini sunacak.
You must go and see the headmaster at once.
- Okul müdürünü hemen gidip görmelisin.
- okul sırası
- desk
- okul müdürü
- principal
The principal came in after the teacher.
- Okul müdürü, öğretmenden sonra içeri geldi.
The principal presented each of the graduates with diploma.
- Okul müdürü mezunların her birine diplomasını sundu.
- okul müdürü
- school principal
The teacher is with the school principal.
- Öğretmen okul müdürü ile birlikte.
The school principal suspended Tom for two days.
- Okul müdürü Tom'u iki gün uzaklaştırdı.
- okul balosu
- prom
Tom rented a tuxedo for the prom.
- Tom okul balosu için bir smokin kiraladı.
- okul harcı
- tuition
- okul aile birliği
- parent-teacher association
- okul aile birliği
- (Eğitim) school council
- okul arazisi
- campus
- okul arkadaşı
- schoolfriend
- okul arkadaşı
- classmate
- okul balosu
- school dance
- okul binası
- hall
- okul birincisi
- top of the school
- okul deneyimi
- school experience
- okul dışı
- (Eğitim) extrascholastic
- okul gereçleri
- school supplies
- okul günleri
- schooldays
- okul idaresi
- (Eğitim) school administration
- okul ilkeleri
- school principals
- okul kütüphaneleri
- school libraries
- okul kıyafeti
- school uniform
- okul malzemeleri
- school supplies
- okul muhasebecisi
- bursar
- okul müdürü
- provost
- okul müdürü
- preceptor
- okul müdürü
- schoolmaster
One father is more than a hundred schoolmasters.
- Bir baba 100'den daha fazla okul müdürüdür.
- okul psikolojisi
- (Pisikoloji, Ruhbilim) school psychology
- okul raporları
- school reports
- okul sporları
- school sports
- okul sırası
- (Eğitim) school desk
- okul tatili
- recess
- okul veznedarı
- bursar
- okul yapıları
- school facilities
- okul yöneticileri
- school administrators
- okul yöneticisi kadın
- matron
- okul çantası
- school bag
- okul çevresi
- school environment
- okul öncesi eğitim
- preschool education
- okul öğretmeni
- principal
- okul bahçesi
- playground
The rain prevented the boys from playing baseball on the playground.
- Yağmur, çocukların okul bahçesinde beyzbol oynamalarına engel oldu.
Please go to the playground to play.
- Oynamak için lütfen okul bahçesine gidin.
- okul okumak
- Study
- okul servisi
- School service
- okul taşıtı
- School vehicle
- okul arkadaşları arasındaki bağlılık
- school tie
- okul arkadaşı
- fellow student
- okul arkadaşı
- schoolfellow
- okul arkadaşı
- schoolfellow, schoolmate
- okul arkadaşı
- brother student
- okul arkadaşı
- schoolmate
- okul ağı
- school network
- okul bahçesi
- schoolyard
- okul balosu
- promenade
- okul bekçisi
- (Eğitim) security personnel
- okul binası
- schoolhouse
The teachers could not decide where to build the new schoolhouse.
- Öğretmenler yeni okul binasını nereye inşa edeceklerine karar veremedi.
- okul binası
- school
She greets him every morning as he enters the school building.
- O, her sabah okul binasına girerken onu selamlar.
A new school building is under construction.
- Yeni bir okul binası yapım aşamasında.
- okul binası yapımı
- school building construction
- okul birincisi olmak
- come top of the school
- okul birincisi olmak
- be top of the school
- okul değiştirmek
- change one's school
- okul dışı eğitim
- (Ticaret) nonformal education
- okul dışı öğrenci
- extramural student
- okul dışı öğrenciler için yapılan
- extramural
- okul e-posta
- (Bilgisayar) school email
- okul fobisi
- (Pisikoloji, Ruhbilim) school phobia
- okul forması
- school uniform
- okul gemisi
- school ship
- okul günleri
- school days
- okul günü
- school day
- okul idaresi
- schoolboard
- okul ile ilgili
- scholastic
- okul ile ilgili olmayan
- nonscholastic
- okul içi
- intramural
- okul kampusu
- school village
- okul kantini
- school canteen
- okul kaçamağı
- truancy
- okul kaçağı
- hookey
- okul kaçağı
- truant, hooky
- okul kaçağı
- hooky player
- okul kaçağı
- truant
- okul kaçağı
- hooky
- okul kenar çubuğu
- (Bilgisayar) school sidebar
- okul kooperatifi
- (Eğitim) school cooperative
- okul korkusu
- (Pisikoloji, Ruhbilim) scolionophobia
- okul kravatı
- school tie
- okul kulübü
- school club
- okul kurmak
- found a school
- okul kurmak
- establish a school
- okul künyesi
- school masthead
- okul malzemesi
- school stationery
- okul masraf hesabı
- (oxford) battels
- okul muhasebesi
- bursary
- okul müdiresi
- headmistress
- okul müdürleri
- (Eğitim) directors of schools
- okul müdürü
- (üniv.) provost
- okul müdürü
- beak
- okul müdürü
- headmaster, principal
- okul müdürü
- school manager
She was very mad and went to talk with the school manager.
- O çok kızgındı ve okul müdürüyle konuşmaya gitti.
- okul nasıl gidiyor
- how is the school going
- okul otobüsü
- schoolbus
- okul otobüsü
- school bus
I missed the school bus!
- Okul otobüsünü kaçırdım!
Get ready. The school bus will be here in a few minutes.
- Hazır ol. Okul otobüsü birkaç dakika içinde burada olacak.
- okul parası
- school fee
- okul parası
- tuition
Who paid your tuition?
- Okul parasını kim ödedi?
- okul sağlığı hizmetleri
- (Tıp) school health services
- okul servis
- school shuttle bus
- okul sistemi
- school system
- okul tatili
- play day
- okul vergileri
- (Ticaret) school taxes
- okul web sitesi
- (Bilgisayar) school web site
- okul yatakhanesi
- school house
- okul yerleşkesi
- school village
- okul yönetim kurulu
- schoolboard
- okul yönetim kurulu
- school board
- okul yılı
- school year
Students are supposed to turn in reports at the end of the school year.
- Öğrenciler raporlarını okul yılının sonunda teslim etmeliler.
School clubs need to clearly outline the community service projects they plan to do for the upcoming school year.
- Okul kulüpleri yaklaşan okul yılı için yapmayı planladıkları kamu hizmeti projelerini açıkça ana hatlarıyla belirtmelidir.
- okul zili
- school bell
I heard the school bell ring.
- Okul zilinin çaldığını duydum.
- okul çalışanları ve öğrencileri
- school
- okul çantası
- satchel
- okul çağı
- school age
- okul çağındaki çocuklar
- schoolchildren
- okul çocuğu
- schoolchild
As it is now, many schoolchildren own a dictionary but don't really know what to do with it.
- Şimdi olduğu gibi birçok okul çocuğu bir sözlüğe sahiptir ama onunla ne yapacaklarını gerçekten bilmiyorlar.
- okul ödevi
- schoolwork
Tom is doing well in his schoolwork.
- Tom okul ödevini iyi yapıyor.
- okul öncesi
- preschool
Admission is free for preschool children.
- Okul öncesi çocuklar için giriş ücretsizdir.
How do you know if your child is ready for preschool?
- Çocuğunuzun okul öncesi eğitim için hazır olup olmadığını nasıl bilirsiniz?
- okul öğretmenliği
- (Eğitim) schoolteaching
- okul ücreti
- tuition fees
- okul ücreti
- school fee
- okul ücreti
- tuition
Tom had to drop out from college because he couldn't afford tuition.
- Tom okul ücretini ödeyemediği için üniversiteyi bırakmak zorunda kaldı.
Unfortunately, I had to drop out of college because I couldn't afford the tuition.
- Maalesef okul ücretini göze alamadığım için üniversiteyi bırakmak zorunda kaldım.
- okul müdiresi
- mistress
- avlu (okul, kilise)
- close
- ceza okul
- imposition
- mezun olunan okul
- alma mater
- sıra okul
- desk
- tatile girmek (okul)
- break up
- teknik okul
- trade school
- yüksek okul
- college
- okul dönemi
- school term
- okul yönetimi
- school administration
- Okul öncesi
- pre-school
- e-okul
- E-school
- mektep, okul
- school, school
- okul bitirmek
- finish the school
- okul öncesi
- pre-primary
- okullar
- schools
While some private and church schools in America have uniforms, they are not common.
- Amerika'daki kilise okullarının ve bazı özel okulların üniforması vardır, onlar yaygın değildir.
The families of the factory workers need schools, hospitals, and stores, so more people come to live in the area to provide these services, and thus a city grows.
- Fabrika işçilerinin ailelerinin okullara, hastanelere ve mağazalara ihtiyaçları vardır, bu yüzden bu hizmetleri sağlamak için daha fazla insan bölgede yaşamak için gelir. Böylece bir şehir gelişir.
- askeri okul
- military school
- askeri okul
- military academy
- boş zamanlarda gidilen okul
- continuation school
- dini okul
- religious school
- gidilen okul
- alma mater
- gündüzlü okul
- day school
- ingilizce eğitim yapan okul
- (Dilbilim) english medium school
- karma okul
- mixed school
- karma okul
- coeducational school
- liberal okul
- (Politika, Siyaset,Ticaret) liberal school
- omuza asılan okul çantası
- satchel
- orta dereceli okul
- secondary school
- parasız okul
- free school
- teknik okul
- technical college, tech
- teknik okul
- polytechnic
- teknik okul
- industrial school
- yatılı okul
- pension
- yatılı okul öğrencisi
- pensioner
- yatısız okul
- day school
- yazma (okul/üniversite vb'ne)
- put someone down for
- yüksek lisans eğitimi veren okul
- graduate school
- özel okul
- private school
Tom goes to a top private school.
- Tom en iyi bir özel okula gidiyor.
I have a son in private school.
- Özel okulda bir oğlum var.
- özel okul
- public school
- öğrenim görülen okul
- alma mater
- üniversite mezunları için okul
- graduate school
- üniversite öncesi özel okul
- preparatory school
- üniversite öncesi özel okul
- preparative school