Okuldan sonra sık sık tenis oynarım.
- I often play tennis after school.
O öğrenciyken, sık sık diskoya giderdi.
- When she was a student, she used to go to the disco often.
Yaşım hakkında sıkça yalan söylerim.
- I often lie about my age.
Mutlu çocukluğumu sıkça hatırlıyorum.
- I often remember my happy childhood.
Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor.
- From my own experience, illness often comes from sleeplessness.
Pazartesi günleri çoğunlukla okula geç kalır.
- She is often late for school on Mondays.
Alçak gönüllülük çoğunlukla kibirden daha çok yükseltir.
- Humility often gains more than pride.
Çiftlik hayatından şehir hayatına geçiş çoğunlukla zordur.
- The transition from farm life to city life is often difficult.
Tom ve arkadaşları, çoğu kez gece yarısına kadar kart oyunu oynar.
- Tom and his friends often play cards until after midnight.
Zenginler çoğu kez pintidirler.
- The rich are often misers.
Okuldan sonra sık sık tenis oynarım.
- I often play tennis after school.
Okuldan sonra sıklıkla tenis oynarım.
- I often play tennis after school.
Ne sıklıkta yurt dışına gidersin?
- How often do you go abroad?
Ben sadece bu tür şeylerin ne sıklıkta olduğunu merak ediyordum.
- I was just wondering how often this kind of thing happens.
Akıllı telefonunuzu hangi sıklıkla kontrol ediyorsunuz?
- How often do you check your smartphone?
Hangi sıklıkla mesajlarını kontrol edersin.
- How often do you check your messages?
Tom çok sık öğle yemeğinden sonra bir saat şekerleme alır.
- Tom very often takes a nap for an hour after lunch.
Son zamanlarda çok sık karşılaşmıyoruz.
- We don't meet very often recently.
Çoğunlukla, insanlar kendilerine söylediğine inanırlar.
- More often than not, people believe what you tell them.
More often than not, a student will come up with the right answer.
Sık sık bütün gece uyanık yattım.
- As often as not, I lay awake all night.
öğrenciler Sık sık kulüp etkinliklerini akademik derslere tercih edebilirler.
- More often than not, students prefer club activities to academic classes.
Sık sık okula geç kalır.
- More often than not, he is late for school.
Check on the houseplants every so often to see if they need water.
More often than not, tomato seeds will sprout even if they are a couple of years old.
More often than not, a student will come up with the right answer.
... So these people are often very frustrated because they come ...
... And I want to understand how often people are using my app. ...