Size özel bir teklif vermek için buradayım.
- I'm here to give you a special offer.
Öneri geri çevrilemeyecek kadar çok iyidir.
- The offer is too good to be turned down.
Öneriyi geri çevirmek zorunda olmam makul görünüyor.
- It stands to reason that I should decline the offer.
Senin onayınla, işi ona teklif etmek istiyorum.
- With your approval, I would like to offer him the job.
O, polise para teklif etmek nedeniyle hapis cezasına çarptırıldı.
- He was jailed for offering money to the police.
Biz, mevcut koşullar altında daha fazla fiyat indirimi teklif edemeyiz.
- We cannot offer a further price reduction under the current circumstances.
Bu teklif gerçek olamayacak kadar çok iyi görünüyor. Bit yeniği nedir.
- That offer sounds too good to be true. What's the catch?
Bazen yardımı kabul etmek onu önermekten daha zordur.
- Sometimes, accepting help is harder than offering it.
Sana biraz yardım önermek istiyorum.
- I'd like to offer you some help.
Pozisyonu sana sunmak istiyorum.
- I would like to offer you the position.
Bu okul İngilizce, Fransızca ve İspanyolca kursları sunmaktadır.
- This school offers English, French and Spanish courses.
Onun şirketi halka arz hisse sattığında Tom milyarder oldu.
- Tom became a billionaire when his company sold shares in an initial public offering.
Bence Tom'un teklif ettiği işi almalısınız.
- I think you should take the job Tom is offering you.
Ne kadar teklif ediyorlar?
- How much are they offering?
Tom'un tavernası da bir teslimat hizmeti sunmaya başladığından beri taverna telefon görüşmeleriyle dolup taşıyor.
- Since Tom's Tavern has started offering a delivery service too, it has been flooded with phone calls.
Ona pozisyonu sunmayı düşünüyorum.
- I'm thinking of offering her the position.
Onların teklifini kabul edip etmeyeceğimize karar vermek için üç saatimiz var.
- We have three hours to decide whether we're going to accept their offer.
Size özel bir teklif vermek için buradayım.
- I'm here to give you a special offer.
Birçok yazılım şirketi, işlevselliği sınırlı olsa da, ürünlerinin ücretsiz versiyonlarını sunuyorlar.
- Many software companies offer free versions of their products, albeit with limited functionality.
Siz hiç günlük turlar sunuyor musunuz?
- Do you offer any day tours?
Bazen yardımı kabul etmek onu önermekten daha zordur.
- Sometimes, accepting help is harder than offering it.
Mağaza yakında kapanıyor ve her şeyi yarı fiyata sunuyor.
- The store is closing soon and is offering everything at half price.
Sana bir seçenek sunuyorum.
- I'm offering you a choice.
Hiç gece turları sunuyor musunuz?
- Do you offer any night tours?
Paul, yeni bir plan sundu.
- Paul offered a new plan.
Bayan Tanaka, yeni öğretmen, Japoncayı haftada iki kez ilgili öğrencilerine müfredat dışı etkinlik olarak öneriyor.
- Mrs. Tanaka, the new teacher, is offering Japanese as an extra curricular activity twice a week to interested students.
Önerdiğinin değerini takdir ediyorum.
- I appreciate the value of what you're offering.
Bana işimi geri mi öneriyorsun?
- Are you offering me my job back?
Şimdi sana yardım etmeyi öneriyorum.
- I'm offering to help you now.
Tom herhangi bir açıklama sunmadı.
- Tom didn't offer any explanation.
Bu okul İngilizce, Fransızca ve İspanyolca kursları sunmaktadır.
- This school offers English, French and Spanish courses.
İstenen fiyattan% 30 daha düşük teklif ettim.
- I offered 30% less than the asking price.
Biz rekabetçi fiyatlandırma öneriyoruz.
- We offer competitive pricing.
Biz ona güzel bir iş teklif ettik.
- We offered him a nice job.
Jane biz dışarıda iken bizim çocuklarımıza bakmayı teklif etti.
- Jane offered to take care of our children when we were out.
Tom'un tavernası da bir teslimat hizmeti sunmaya başladığından beri taverna telefon görüşmeleriyle dolup taşıyor.
- Since Tom's Tavern has started offering a delivery service too, it has been flooded with phone calls.
Tom herhangi bir açıklama sunmadı.
- Tom didn't offer any explanation.
She offered to help with her homework.
He offered his good will for the Councilman's vote.
The opportunity, however, did not offer till next morning, for Phoebe did not come to bed till long after I was gone to sleep.
What's in his offer?.
The next stage is to remove and replace the top part of the right side lip, and offer the lid to the car to ensure all the shapes and gaps are okay.
His first letter was not a real offer, but an attempt to determine interest.