Bebeğin çirkin olduğunu gerçekten söyleyebilirim.
- I can truly say that baby is ugly.
Senin ve benim aramda, şişman çirkin adam diyette.
- Between you and me, the fat ugly man is on a diet.
Bodrum, çirkin, karanlık ve pis kokulu.
- The basement is ugly, dark, and smelly.
Hamam böceklerinden korkuyorum çünkü onlar iğrenç ve çirkinler.
- I'm afraid of cockroaches, because they are disgusting and ugly.
Tom biçimsiz bir ekose ceket ve puantiyeli bir kravat giyiyordu.
- Tom was wearing an ugly plaid jacket and a polka-dot tie.
Böyle biçimsiz bir şapkayı nereden buldun?
- Where did you find such an ugly hat?
Hava fırtınalı olacak.
- It's going to be ugly.
Bu ağaç tatsız meyveler taşıyor.
- This tree bears ugly fruits.
Tom ve Mary kötü bir ayrılma yaşadı.
- Tom and Mary had an ugly divorce.
İngilizcen kötü görünmüyor.
- Your English doesn't sound ugly.
He played an ugly trick on us.