Ben bu yıpranmış halıdan kurtulmak zorunda kalacağım
- I will have to get rid of this worn-out carpet.
Benim ayakkabılar yıpranmış.
- My shoes are worn out.
Deri ceket dirsekten aşınmış.
- The leather jacket has worn out at the elbow.
Deri ceketin dirsekleri aşınmış.
- The leather jacket has worn out at the elbows.
Yeşil bir elbise giydi.
- She wore a green dress.
Tom cinayet silahında parmak izlerini bırakmaktan kaçınmak için eldivenler giydi.
- Tom wore gloves to avoid leaving his fingerprints on the murder weapon.
Tom, tamamen bitkin olduğunu söyledi.
- Tom said he was all worn out.
Karısı, çocuklara baktıktan sonra bitkin düşmüş.
- His wife is worn out after looking after the children.
O, eve vardığında yorgundu.
- He was worn out when he got home.
Onu yıpranmış eski ve yorgun buldum.
- I found him worn out, old, and tired.
... are you planning to wear? ...
... >>Kevin Allocca: And I'm sure -- >>Taylor Swift: I can wear these with sandals ...