Onun paltosu yıpranmış.
- His overcoat is worn out.
Ayakkabılar yıpranmış.
- The shoes are worn out.
Deri ceket dirsekten aşınmış.
- The leather jacket has worn out at the elbow.
Deri ceketin dirsekleri aşınmış.
- The leather jacket has worn out at the elbows.
Tom bugün okula giderken yeni bir ceket giydi.
- Tom wore a new coat to school today.
Tom cinayet silahında parmak izlerini bırakmaktan kaçınmak için eldivenler giydi.
- Tom wore gloves to avoid leaving his fingerprints on the murder weapon.
Bütün gün çalıştıktan sonra bitkin olmalısın.
- You must be worn out after working all day.
Karısı, çocuklara baktıktan sonra bitkin düşmüş.
- His wife is worn out after looking after the children.
Onu yıpranmış eski ve yorgun buldum.
- I found him worn out, old, and tired.
O, eve vardığında yorgundu.
- He was worn out when he got home.
... >>Kevin Allocca: And I'm sure -- >>Taylor Swift: I can wear these with sandals ...
... you have, how do you decide what to wear every day and ...