Onlar batı ülkeleriyle iletişim kurdular.
- They communicated with the Western countries.
Batı ülkeleri konuyla ilgili tutumundan dolayı Japonya'ya atlıyor.
- Western countries are jumping on Japan for its stance on the issue.
Yol batıya doğru hafifçe kıvrılır.
- The road curves gently towards the west.
Batıya yolculuk zordu.
- The trip west was hard.
Batı Berlin, Sovyet kontrolü olmadan kalacaktı.
- West Berlin would remain free of Soviet control.
Batılı ülkeler doları güçlendirmek için baş başa verip düşünüyorlar.
- Western nations have to put their heads together to strengthen the dollar.
Roger batıda şehirden şehire seyahat etti.
- Roger traveled from town to town in the west.
Kuzeyde İskoçya, güneyde İngiltere, batıda Galler ve daha batıda da Kuzey İrlanda var.
- In the north, there's Scotland; in the south, England; in the west, Wales; and further west, Northern Ireland.
Batıdaki erkekler genellikle viski içer.
- Generally men in Westerns drink whisky.
Şehir Londra'nın batısında bulunmaktadır.
- The city is found west of London.
Mary'nin ofisi evinin iki mil batısındadır.
- Mary's office is two miles west of her house.
Yol batıya doğru hafifçe kıvrılır.
- The road curves gently towards the west.
Uçak, batıya doğru uçtu.
- The plane flew toward the west.