Tom yurtluğunda yaşıyor.
- Tom lives on his country estate.
Kendi ülkesinde yurt dışına yolculuk etti.
- He traveled abroad in his own country.
Memleketime geri döneceğim.
- I am going back to my native country.
Tom memlekette evi arayabileceği bir yer istedi.
- Tom wanted a place in the country he could call home.
Her yaz köye giderim.
- I go to the country every summer.
Tom köyde yaşamayı sevmiyordu.
- Tom didn't like living in the country.
Büyük sanatçıların vatanı yoktur.
- Great artists have no country.
Eğer karın sana ihanet ederse, şükret ki o sadece sana ihanet etti vatanına değil.
- If your wife cheated on you, thank God she only cheated on you and did not betray the country.
Bu ülkenin hükümeti halkına zulmediyor.
- The government of this country oppresses its people.
Bu ülkenin halkı her zamanki gibi politikadan bıkıp usanmış durumdadır.
- The people of this country are sick and tired of politics as usual.
Hükümet üç günlük ulusal yas ilan etti. Ülke genelinde bayraklar yarıya indirildi.
- The government has declared three days of national mourning. Flags across the country have been lowered to half-mast.
O ülke, ulusumuzun iç işlerine karıştı.
- That country intervened in the internal affairs of our nation.
Azarbeycan Kafkas bölgesinde en büyük ülkedir.
- Azerbaijan is the largest country in the Caucasus area.
Kırsal bölge güzeldir.
- The countryside is beautiful.
Tom ve Mary kırlarda uzun bir yürüyüş yaptılar.
- Tom and Mary took a long walk through the countryside.
Biz kırda sessiz bir gün geçirdik.
- We spent a quiet day in the country.
Hükümet ülkemizi temiz ve yeşil hale getirmek için çaba sarf etmiştir.
- The government has made efforts to make our country clean and green.
Ben kırsalda bir hafta geçirdikten sonra tamamen tazelenmiş hissediyorum.
- I feel completely refreshed after spending a week in the country.