of food, that has deteriorated to the point of no longer being usable or edible

listen to the pronunciation of of food, that has deteriorated to the point of no longer being usable or edible
İngilizce - Türkçe

of food, that has deteriorated to the point of no longer being usable or edible teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

spoiled
şımarık

Tom şımarık küçük bir çocuk. - Tom is a spoiled little brat.

Şımarık çocuk sevmiyorum. - I don't like spoiled children.

spoiled
{s} berbat olmuş
spoiled
el bebek gül bebek
spoiled
gül bebek
spoiled
mahvolmak
spoilt
şımarmak
spoilt
beş paralık
spoiled
{f} boz

Dikkatsizliği ile işini bozdu. - She has spoiled her work by being careless.

Üç gündür, bayat bir sandviç, çürük bir elma ve biraz bozuk yoğurt dışında hiçbir şey yemedim. - I haven't had anything to eat for three days other than a stale sandwich, a rotten apple, and some spoiled yogurt.

spoilt
şımarık

Şımarık bir velet gibi davranıyorsun. - You're behaving like a spoilt brat.

spoilt
{f} boz
spoiled
bozulmuş

Tom biraz bozulmuş yiyecek yedi ve hastalandı. - Tom ate some spoiled food and became sick.

spoiled
(sıfat) berbat olmuş
spoilt
{s} nazlı
spoilt
şımart/bozul/boz
spoilt
f., bak. spoil
spoilt
{s} bozulmuş
spoilt
(sıfat) şımarık, şımartılmış, bozulmuş, nazlı, berbat olmuş, berbat, nazlı büyütülmüş
spoilt
{s} berbat
spoilt
{s} berbat olmuş
spoilt
{s} nazlı büyütülmüş
İngilizce - İngilizce
spoiled
spoilt
of food, that has deteriorated to the point of no longer being usable or edible

    Heceleme

    of food, that has de·te·ri·o·ra·ted to the point of no long·er be·ing us·a·ble or e·di·ble

    Telaffuz